Coşkun ırmakların, deli çayların Derin vadilerin, ıssız koyların Geçilmez bir kale, sınır boyların Zirvesinde şahin öter Türkiye’m. Yukarıdaki şiirde aşağıdaki duygulardan han­gisi ön plana çıkmaktadır?

A: Yazar uzun yazan değil iyi yazandır. Gereksiz sözcük kul­lanmadan düşünce­sini anlatandır. B: Sen bu sözlerinle yazarın “………………” sahip olmasını istiyorsun. Bu konuşmada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

Tembellikten vazgeçelim. Okumayı seçelim. Okumak, bilmektir derim. Daha çok okumak gerekir. Bu dizelerde işlenen tema aşağıdakilerden hangisidir?

Eserimde birbiriyle çelişen düşüncelere yer ver­memeye özen gösteririm. Bir yerde doğru dediği­me başka bir yerde yanlış demem. Çünkü bu du­rumda hem okurlarımın bana olan güveni sarsı­lır. Hem de eserlerime olan ilgi azalır. Böyle konuşan bir yazar eserlerinde aşağıdakilerden hangisine dikkat eder?

Gün çekildi pencerelerden. Aynalar baştan başa tenha. Ses gelmez oldu bahçelerden. Gök kubbesi döndü siyaha. Bu şiiri yazan şair aşağıdakilerden hangisiyİe  nitelendirilebilir?

Karşımızdakini sıkacak şekilde bir nezaket de aslında nezaket değildir. Yemek sofrasında m safirlerine ısrarla ikram etmeyi nezaket saya^r birçok insana rastlamak mümkündür. Bunlar karşılarındakini sıkboğaz ederek üzerler. Yani neza­ketin taban tabana tersine hareket ederler. Böy­le bir durumda kendilerinin de hoş karşılamaya­cakları bir şeyi başkalarına yaparlar. Bu parçanın yazarı aşağıdakilerin hangisiyle nitelendirilebilir?

Şimdi, mor akşamların sessizliğinde Bir köşede boynu bükük Uzatsam elimi alabildiğince Çağırsam ve Gelse yeniden gündemime O tertemiz çocukluğum Yukarıdaki şiire hakim olan duygu aşağıdakilerden hangisidir?

Bu grafik bir ailenin aralık ayı harcamalarının oranlarını göstermektedir. Buna göre, aşağıdakilerden hangisi söylene­mez?    

Bir dostla konuşmak, yolculuk yapmak gibidir. Nasıl, yaptığınız yolculuklarda gözleriniz güzel şeyleri arar ve bulursa, dostla konuşurken de aynı güzellikleri yakalarsınız. Kendinizi onun limanına çeker, sıkıntı­larınızı unutur, yaşamınıza bir yenilik katarsınız. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangi­sinden özellikle faydalanılmıştır?

Konuşurken seçtiğimiz kelimeler, verdiğimiz örnekler konuşmayı başarıya ulaştırır, denir. Hayır, bunlar ve söze dayalı benzeri unsurlar konuşmayı başarıya yalnızca yaklaştırır. Kesin bir başarı için bunlardan daha fazlası gereklidir. Konuşmacının ses tonu, vurguları, mimikleri de en az sözler kadar önemlidir. Vücut dilini iyi kullanmayı bilen konuşmacıların etki gücü bu nedenle daha fazladır. Bu konuşmada, aşağıdaki anlatım biçimlerin­den hangisi kullanılmıştır?

Sinekli Bakkal eski ama güzel bir mahallede geçer. Romanda Meşrutiyet'ten önceki İstanbul, çeşitli yönleriyle anlatılır. Birçok İstanbul tipi tanıtılır. Bun­lar arasında devrin önemli şahsiyetleri ve onların oturduğu yalılar, konaklar vardır. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden han­gisi ağır basmaktadır?

İzmir... Doğup büyüdüğüm şehir... İzmir denince neler gelmez ki aklıma? Konak Meydanında tüm zerafeti ile yükselen ve sessiz sessiz denizi izleyen Saat Kulesi... Karşıyaka'dan getirdiği yolcuları indi­rirken onu selamlayan büyük, beyaz vapur... Saat Kulesi'nin önündeki güvercinler, vapura yolculuğu sırasında eşlik eden martılar... Tüm bunlarla İzmir, yalnız Ege'nin değil, ülkemizin incisi bana göre. Bu parçada anlatım tekniklerinden hangisi ağır basmaktadır?

Babam benim gözümde dünyanın en büyük, en güçlü, en iyi insanıydı. Beni şımartmazdı; ama sev­diğini belli ederdi. Çocukluğum süresince bana verdiği tüm sözleri tutmuştur. İlkokul üçüncü sınıfa geçmiştim, bana karne hediyesi olarak mavi parlak boyalı, kornalı, aynalı, ışıl ışıl bir bisiklet almıştı. O gün çocukluğumun en mutlu günüydü. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangi­sine başvurulmuştur?

Zamanın rahatlıkla harcandığı eğlence yerlerinin ve televizyonun olmadığı günlerde sinema hayatımıza yeni bir renk ve heyecan katardı. Çoğu zaman, perdedeki görüntüler hayallerimizle karışır "Rahire'nin Mor Gülü" gibi, ışıklar yandıktan sonra da bizi terk etmezlerdi. Yeni bir ayakkabıya sahip olmak için biriktirdiğimiz paraları sinema matinelerinde erittiğimiz o günlerden bugünlere çok yıllar geçti. Bu parçada anlatım tekniklerinden hangisine başvurulmuştur?

Çizgi romanların gençlerimiz üzerindeki etkisi hak­kında çok söz söylendi. Birçoğu, bunların çocukla­rımızı veya gençlerimizi nitelikli kitap okuma alış­kanlığından uzaklaştırdığı için eleştirdi. Fakat böy­le düşünenlerin gözden kaçırdıkları bir gerçek var Bu eserler, bir dönemin hayal dünyasını oluştur­mada önemli rol oynamıştır. O dönemin insanlar arasında, bugünün şairlerinin, romancılarının, ti­yatrocularının olduğunu unutmamak gerekir. Parçada aşağıdaki anlatım yollarından hangisi kullanılmıştır?

Kapıdan bir ışık dalgası hâlinde giren bu görüntü ile birden gözlerim kamaştı; sanki gözbebekleri en garip ve esrarengiz madenlerden yapılmış bir çift gözün, mavi, sarı, yeşil ışıklarla aydınlandığı asabi bir çehre... Yüzde, alında, ellerde bir sıhhat ve bahar rengi... Muntazam taranmış, noksansız, sarı, genç saçlar... İnce, yumuşak, toplu, genç bir kişiydi karşımdaki. Yukarıdaki parçanın anlatım biçimi aşağıdakilerden hangisidir?

Adalet kalmadı hep zulüm doldu. Geçti şu baharın gülleri soldu. Dünyanın gidişi acayip oldu. Koyun belli değil, kurt belli değil. Yukarıdaki  dörtlüğe hakim olan duygu aşağıdakilerin hangisidir?

  Yukarıdaki grafikte Atatürk Hava Limanından aylara göre, havalanan uçak sayılarının oranları verilmiştir. Buna göre, aşağıdakilerden hangisi söylene­mez?

Türk dilinde ince "a" sesinin ve ince uzun "la" he­cesinin sevilişi, vatan semalarında ince uzun mina­reler yükselten bir milletin estetiğidir. Dilimizde "taş" gibi bir kelimenin "Bektaşi" diye incelip uza­ması; "kurşun" sesinde bir sözün "kurşuni" ahengi­ni alması, hep aynı estetiğin sonucudur. Parçada aşağıdaki yöntemlerden hangisine başvurulmuştur?

Az ötede bir kedi dolaşıyordu. Ona doğru yürüdüm. Beni fark edince durdu, dikkatle yüzüme baktı. Elimle yanıma çağırdım; önce kaçmaya yeltendi, sonra kararsızlıkla olduğu yerde şöyle bir dolandı. Ürkek adımlarla bana doğru yürüdü. Gözlerimin içinde sevgiyi görmüş olmalı ki, rahatladı ve uzattığım kurabiyeyi yalamaya başladı. Parçanın anlatım biçimi aşağıdakilerin hangisi­dir?

Sokak sokak gezdi. Yoruldu. Kaldırıma çömelerek başını önüne eğdi. Düşünceye daldı. Çoğunlukla kentin katı duvarları, katı insan yüzleri, kaldırımları ve tramvaylarıyla kendisinin arasına sevinçli gülüşünü koyardı. Bugünse içinde nedensiz bir üzüntü vardı. Gülemiyordu. Sanki yaklaşan bir felâket hissi soğuk soğuk içine doğuyordu. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangi­sinden özellikle faydalanılmıştır?

Modern şiirimizin, şiirdeki inceliği zayıflattığı görüşünü savunan­lara şunu söylemek isterim: Şiirde sözcüğün değerini en çok yücelten, modern şiirimiz değil midir? Ölçü ve kafiyenin getirdiği bir sonuç olan ahenk arayışı, şiirdeki sözün gücünü ister istemez zayıflatmaktadır. Eğer şiir, farklı bir bakış ve ifade getiriyorsa, bunu modern şiir gayet iyi bir şekilde vermektedir. Refik Bey’in konuşmasında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?

Niçin bu kadar acele ettiğini kimse anlamadı. Belki o da anlaşılmasını istemiyordu. Kaç gün geçti ama ondan hâlâ bir haber alınamadı. Geride kalanların tedirgin, şaşkın ve düşünceli hâlleri ayrı bir sorun­du. Buna rağmen herkes, onun böyle yapmakta bir bildiğinin olduğuna inanıyor, yakında güzel haber­ler alacaklarını düşünüyordu. Bu parçanın anlatımında aşağıdaki yöntemlerin hangisinden faydalanılmıştır?

Şehrin bu en kalabalık caddesi, gece yarılarına ka­dar doludur. Caddenin böyle olmasında, araç trafi­ğine kapalı oluşunun ve herkesin burada kendine uygun bir şeyler bulmasının payı büyük. Yolun iki tarafına dizilmiş ışıltılı ve gösterişi, mağazaların yanında, tam ortadan geçen tramvay da buraya ayrı bir güzellik katıyor. İster özenle döşenmiş Arnavut kaldırımında yürüyün, ister temiz ve düzgün bir mekanda çay için; hepsi mümkün burada. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden han­gisi ağır basmaktadır?

Alain: "Düşünmek için durmak lazımdır." der. Sanatçı ve bilim adamı da aceleci değildir, uzun uzun yoklar her şeyi, derinleşir. Uykusuz geceler, çalışma ile dolu günler vardır bizim çabucak okuduğumuz, izlediğimiz eserlerin arkasında. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangi­sine başvurulmuştur?

Daha çok gençken, belki on dört on beşimdeyken, arkadaşlarla sık sık tiyatroya giderdik. O yıllarda sinemaya, tiyatroya gitmenin günümüze hiç ben­zemeyen kuralları vardı. Cumartesi için daha çar­şambadan bilet alınırdı. Bileti veren de çaktırma­dan şöyle bir süzer; kravatlı, ütülü pantolonlu değil­seniz "Yer yok." diyebilirdi. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangi­sine başvurulmuştur?

Genç ressam, yaşama tuval üzerinden daha renk­li baktığını sık sık vurguluyor. Resimlen, zamanını ve mekanını bugünden seçtiği yaşamın kesitleri. Faydalandığı öğeler ise bize bir bakışlık mesafede olan günlük yaşam parçaları: Bir bardak çay, iki şe­ker, bir simit, bir kedi... Bir anlamda, ressam, arka­sından bakakaldığımız yaşamlarımızı yakalayarak tükenmekten kurtarmaya çalışıyor. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden han­gisi ağır basmaktadır?

Belki de bu yüzdendi öyle davranması. Kimseyle konuşmaması, konuşsa da sert ve kesik ifadeler kullanması... Yalnızca davranışları mı! Saçında artan beyazlıklar, gözlerinin altında iyice belirginleşen kırışıklar, giderek değiştiğinin birer kanıtı gibiydi. Gerçekten de bir dostun ölümü, bu kadar etkileyebilir miydi insanı? Sesi titrek çıkıyor, konuşmaya başladığı anda çatık kaşlarının altındaki mavi gözlerde oluşan hüzün, ancak dikkatli bakanlar tarafından fark edilebiliyordu. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangi­sinden faydalanılmıştır?