8.Sınıf Düşünceyi Geliştirme Yolları Testleri 2

Kendimizi bir dağ başında bulduk. Her birimiz ayrı ayrı ağaç gölgelerine uzanmışız. Bahar bahar çiğ düşmüş zümrüt çimenlerle halleşmenin tadını çıkarıyoruz. Arkadaşlarımızdan biri üçümüzden daha yüksek bir yere çıkmış. Dallan yemişe duran bir ardıcın gölgesine uzanmış, ardıç kuşlarının eşliğinde kitap okuyor. Bu parçanın anlatımında hangisine yer verilme­miştir?

Güneş yavaş yavaş batıyor. Uçuşan martıları sey­rediyor ve uzaktan geçen gemilere el sallıyoruz. Hafif hafif esen ikindi rüzgârı bedenimize, kıyıya vuran dalgalar ruhumuza ferahlık veriyor. Biraz ile­ride, kayalıkların önünde duran ihtiyar kemancının çaldığı hüzünlü nağmeler bizi uzaklara götürüyor. Bu parçanın anlatımında yer almayan duyu hangisidir?

Bahar gelip de yapraklar yeşillen­meye, ağaçlar çiçek açmaya baş­layınca kardeşim ve ben artık evde duramazdık. Bahçeye koşar, baha­rın ortasında gezinirdik, ilk görece­ğimiz kelebeğin bize uğur getirece­ğini düşünür, hep onu arardık. Bu ilk kelebeğin beyaz veya pembe ol­ması için maniler söyler, dalların üstüne bu renklerde kumaş parça­ları atardık. 5arı ve siyah bir kele­bek görmevi hic istemezdik. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden han­gisine yer verilmiştir?

Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden han­gisi söylenemez?

Ceylanın, mühür gibi kapkara gözlerine acının alevi düşmüştü, gözleri cam cam parlıyordu. Karnı, karın değil bir körüktü adeta, kalkıp kalkıp iniyordu. Gözlerinden gözlerimi ayıramadım bir süre. Başını avucumun içine aldım, inledi, içim dağlandı. Kara gözler, o canım kapkara gözler, usuldan usula buğulandı, nemlendi; sonra birkaç damla yaş avucuma düştü. Bu parça için aşağıdakilerden hangisi söylene­mez?

Başının üstünden sarkan güzel kokulu güllerden bir tane kopardı. Eline batan dikenlere aldırmadı bile. tencereden ona bakan arkadaşına el salladı. Bu parçada hangi duyudan yararlanılmamıştır

Güneydoğu'da yaz geceleri, damlarda, yıldızdan tavanlar altında geçer. Mardin'in yaz gecelerinin, dam sefalarının hatırası hâlâ canlıdır. Akşam olunca tatlı, ferahlatıcı bir meltem eser, yıldızlar yere bir karış yaklaşır. Gece genişler ve gökyüzü bol ışıklı bir denizi andırır. Bütün ahali, çoluk çocuk damlardadır. Geceye ve yıldız parıltılarına türküler, çocuk çığlıkları karışır. Büyüleyici bir güzelliğe dönüşür gece. Parçanın anlatımında aşağıdakilerden hane­sinde verilen duyudan faydalanılmamıstır?

Kocaman bir ceviz ağacıydı o. Uzun dalları, gelip geçenlerin dokunabildiği kadar yere sarkıyordu. Ceviz mevsiminde yapraklarının kokusu insanın yüre­ğine ferahlık veriyordu. Güzün mahallenin çocukları  cevizlerini düşürür, acımsı kabuğunu soyup taze taze yerlerdi. Onlara bakınca, çocukluğumda ceviz düşürdüğümüz günleri, o yeşil kabukları soyarken elleri kınalanmanın zevkini hatırlarım. Parçanın anlatımı için hangisi söylenemez?

Bir günü bir gününe uymaz insanın. Bırakın günü, saati saatini tutmaz. Bakarsınız neşelidir, umut doludur. Etrafındakileri de etkiler bu hayat dolu tavırlarıyla. Çevresindeki tüm olumsuzlukları giderecek gücü bulur kendinde, kimi zamansa dünyanın gamını kederini taşır omuzlarında. Nefesini sıkıntıyla alır, bezginlikle bırakır sanki. Kimsenin gücü yetmez onu gülümsetmeye. Bir anlaşılmaz, değişken varlıktır insan. Nejla Hanım düşüncelerini belirtirken, düşün ceyi geliştirme yollarının hangisinden yararlanmıştır?

Dondurma dediğin külahta yenir. Alır, bir güzel yalar­sın. Biraz çokça daldırdın mı korkarsın, aman bitiverir, diye. Hele sona doğru, külahın üzerinde birazcık kalınca dondurma, kıya­mazsın ağzına götürmeye. Nihayet bitecektir. Külahın dibine doğru kaçan son parçacıklara ulaşmaya çalışırsın. Çoğu zaman dondurmanın hatırına külahı da yersin. Sonra ağ­zındaki o canım serinlik kayboluverir. Dondurma külahının kuru tadı kalır damağında. Parçanın anlatımı ile ilgili olarak hangisi yanlıştır?