8. Sınıf İngilizce 1. Ünite Kelimeleri ve Anlamları
Bu bölümde öğrendiklerinizle 8. sınıf ingilizce 1. ünite kelimeleri ve anlamlarıyla ilgili herhangi bir eksiğiniz kalmayacak. Friendship ünitesini daha rahat kavrayacak cümle içindeki geçen kelimeleri öğrendiğiniz için anlamakta zorluk çekmeyeceksiniz.
Kelimeleri daha iyi öğrenmek istiyorsanız kelimeleri 10’ar defa yazabilirsiniz. Unutmayın en güzel kelime ezberleme yöntemi kelimeyi cümle içinde görmektir. Bu yüzden bol bol kitap okumanızı tavsiye ederim.
Bu ünitede ağırlıklı olarak friendship yani arkadaşlık ile ilgili kelimeleri öğreneceğiz. Aşağıdaki 8. sınıf ingilizce 1. ünite kelimeleri ve türkçelerini mutlaka ezberlemelisiniz.
8. Sınıf İngilizce 1. Ünite Kelimeler | 8. Sınıf İngilizce 1. Ünite Anlamları |
friendship | arkadaşlık |
buddy | yakın arkadaş, ahbap |
mate | ahbap |
only | tek, sadece |
a few | birkaç |
count on someone | birine güvenmek |
rely on | güvenmek |
get on well with someone | biriyle iyi anlaşmak, bağdaşmak |
secret | gizem, sır |
teen | genç, ergen |
spend | harcamak, zaman geçirmek |
slumber party | pijama partisi |
pyjama party | pijama partisi |
sleepover | yatıya kalmak |
back up | destek çıkmak |
relaxed | rahatlamış |
ot worried | endişelenme |
weekend | hafta sonu |
saturday | cumartesi |
sure | emin |
promise | söz vermek, yemin etmek |
special | özel |
share | paylaşmak |
idea | fikir |
classmate | sınıf arkadaşı |
always | her zaman |
never | hiçbirzaman |
anyone | hiçkimse |
trust | güvenmek |
support | desteklemek |
accept | kabul etme |
invitation | davet, davetiye |
offer | teklif etmek |
refuse | reddetme |
sunday | pazar |
i’m afraid | korkuyorum, üzgünüm |
definitely | kesinlikle |
I’d love to | memnuniyetle |
cousin | kuzen |
cool | güzel, serin, soğuk |
fancy | süslü |
making a invitation | davet vermek |
accepting an invitation | daveti kabul etmek |
refusing an invitation | daveti reddetmek |
join us | bize katıl |
come along | birlikte gelmek, eşlik etmek |
see you there | orada görüşürüz |
another | başka, diğeri |
maybe | belki |
correct | doğru |
conversation | konuşma, sohbet |
check | kontrol etmek / tik işareti koymak |
gardening | bahçecilik, bahçeyle uğraşmak |
that sound fun | kulağa eğlenceli gelmek |
really | gerçekten |
why not | değilmi, neden olmasın |
anyway | zaten, neyse |
hope | umut |
awesome | korkunç, harika |
organising | düzenleme, organize etmek |
tournament | turnuva |
sports centre | spor merkezi |
bring | getirmek |
trainers | eğitmenler, antrenörler |
underline | altı çizgili |
expressions | ifade, anlatım |
each | herbiri |
celebrate | kutlamak |
invite | davet etmek |
opinion | fikir |
certainly | kesinlikle |
selfish | bencil |
jealous | kıskanç |
alternatives | alternatifler |
together | birlikte |
same | aynı |
after | sonra |
worry | endişelenme |
forget | unutma |
about | hakkında |
a bit | biraz |
right | doğru, sağ |
in fact | aslında |
chance | şans, tesadüfi |
grow up | büyümek |
relative | akraba |
good at tennis | teniste iyi |
work in pairs | grup halinde çalışmak |
sounds awesome | harika geliyor |
clue | ipucu |
act out | harekete geçmek |
prepare | hazırlanmak |
instructions | talimatlar |
imagine | hayal etmek |
met | buluşmak, karşılaşmak |
decide | karar vermek |
event | olay, durum |
some | bazı |
details | detaylar |
activity | aktivite |
ready | hazır |
answer | cevap |
questions | sorular |
vocabulary | kelime |
previous | önceki |
information | bilgi |
organise | organize etmek |
meeting place | toplantı yeri |
after the match | maçtan sonra |
lunch | öğle yemeği |
apologising letter | özür mektubu |
give reasons | nedenlerini belirtmek |
attend | katılmak |
above | üstünde |
fantastic | harika, inanılmaz |
time | zaman |
date | tarih, randevu |
place of the party | parti yeri |
entertainment | eğlence |
fancy dress | süslü elbise |
swap | takas, değiş tokuş |
poem | şiir |
arrow | ok |
song | şarkı |
with | ile, birlikte (edat) |
then | daha sonra |
example | örnek |
eat out | dışarda yemek |
shopping malls | büyük alışveriş merkezi |
just sit and chit-chat | oturup muhabbet etmek |
point | işaret etmek, göstermek |
match | eşleştirmek |
poster | afiş |
movie types | film türleri |
practise | pratik yapmak, alıştırma yapmak |
come over | gelmek, uğramak |
sci-fi | bilim kurgu |
thrillers | gerilim filmi |
take care | kendine iyi bak |
visit | ziyaret etmek |
wash | yıkamak |
sentence | cümle |
box | kutu |
talking about | hakkında konuşmak |
arrangement | düzenleme, planlama |
match | maç, karşılaşma |
further information | daha fazla bilgi |
town | kasaba |
uncle | amca |
aunt | teyze |
compare | karşılaştırmak |
nature walking | doğa yürüyüşü |
bicycle race | bisiklet yarışı |
join | katılmak |
comple | tamamlamak |
chart | tablo, grafik |
circle | yuvarlamak içine almak |
line | satır |
role card | rol kartı |
as in the example | örnekte olduğu gibi |
give an excuse | mazaret bildirmek |
letter | mektup |
sender | gönderen |
all is well | herşey yolunda |
place | yer |
guess | tahmin etmek |
know | bilmek |
ave (avenue) | bulvar |
get off | inmek |
forest | orman |
road | yol |
cheers | iyi dilekler dilemek, şerefe |
reply letter | cevap mektubu |
read it out | sesli okumak |
state | belirtmek |
greet | selamlamak |
beginning | başlangıç |
end | son |
scan | taramak |
e posta | |
see you soon | yakında görüşürüz |
competition | turnuva tarzı karşılaşma |
racket | tenis raketi |
appear | görünmek |
request | istek |
use | kullanmak |
definition | tanım |
have something in common | ortak nokta |
stranger | yabancı |
depend on someone | birine güvenmek |
have the same interests | aynı şeylere ilgi duymak |
come into our live | hayatımıza girmek |
lie | yalan söylemek |
argue | tartışmak |
proverb | atasözü |
self-assessment | öz değerlendirme |
laid-back | rahat geniş insan |
graduation party | mezuniyet partisi |
feel like | canı çekmek |
The Arrow and The Song
I shot an arrow into the air (Havaya bir ok sıktım)
It fell to earth, i didn’t know where; (Dünyaya düştü, nereye düştü bilmiyorum)
It flew so swiftly that (O kadar hızlı uçtu ki)
The eyes couldn’t follow its flight (Gözler uçuşunu takip edemedi)
I breathed a song into the air, (Havaya bir şarkı söyledim)
It went somewhere, I didn’t know where; (Bilmediğim bir yerlere gitti)
Only one person could hear the sound of the song (Sadece bir insan şarkının sesini duyabilir)
That person was very keen and strong (Bu insan çok zeki ve güçlü olmalı)
Long, long afterward, in an oak (Uzun, uzun zaman sonra, bir meşe ağacının altında)
I found the arrow, still unbroke; (Bir ok buldum, hala kırılmamıştı;)
And the song, from beginning to end, (Ve şarkı, baştan sona,)
I found again in the heart of a friend. (Bir arkadaşın kalbinde tekrardan buldum)
Adapted from Henry Wadsworth Longfellow’s poem
(Henry Wadsworth Longfellow şiirinden uyarlanmıştır)
Diğer Ünitelerin Kelimeleri ve Anlamları
Friendship İle İlgili Konu Anlatımı ve Alıştırmalar
1. Unit Friendship Videolu Konu Anlatımı | Video İzle |
8. Sınıf İngilizce Friendship Testleri (1) | Testi Çöz |
8. Sınıf İngilizce Friendship İle İlgili Sorular (2) | Testi Çöz |
8. Sınıf İngilizce Friendship Boşluk Doldurma (3) | Testi Çöz |
8. Sınıf İngilizce Friendship Boşluk Doldurma 2 (4) | Testi Çöz |
8. Sınıf İngilizce Friendship Dialog (5) | Testi Çöz |
8. Sınıf İngilizce Friendship Sıralama (6) | Testi Çöz |
8. Sınıf İngilizce Friendship Sıralama (7) | Testi Çöz |
📌 8. Sınıf İngilizce 1. Ünite Kelimeleri ve Anlamları hakkında detaylı bilgilere ve uygulamalı örneklere bu içerikte ulaşabilirsiniz.
ii
allah yardım etsın sana krdşm
sağolunn
ÇOK İİİİİ