(I) Ahmet Yıldız'ın öykülerde bireyi anlatırken başarılı olduğunu ama dil tadı ve anlatım varsıllığı bakımından eksikler taşıdığını görüyoruz. (II) Bütün bunlara rağmen bence başarılı bir öykücü. (III) Yazdığı öyküler insana ilişkin gerçekleri yansıtmalarıyla da önem kazanıyor. (IV) Bunu yazarın duruşu, yaşama ve gerçekliğe bakışı olarak olumlamak gerekiyor. (V) Yazarın metinde alışılanın tersine bir tavır sergilemesi garipsenmemeli. Yukarıdaki numaralı cümlelerin hangisinde olumlu ve olumsuz eleştiri bir arada verilmiştir?  

(I) Ahmet Yıldız'ın öykülerde bireyi anlatırken başarılı olduğunu ama dil tadı ve anlatım varsıllığı bakımından eksikler taşıdığını görüyoruz. (II) Bütün bunlara rağmen bence başarılı bir öykücü. (III) Yazdığı öyküler insana ilişkin gerçekleri yansıtmalarıyla da önem kazanıyor, (IV) Bunu yazarın duruşu, yaşama ve gerçekliğe bakışı olarak olumlamak gerekiyor. (V) Yazarın metinde alışılanın tersine bir tavır sergilemesi garipsenmemeli. Yukarıdaki numaralı cümlelerin hangisinde olumlu ve olumsuz eleştiri bir arada verilmiştir?  

(I) Öyküleme, çeşitli yazınsal türlerin kendi yapılarına uygun olarak kullandığı anlatım tekniğidir. (II) Roman, tiyatro ve hikâye türlerinin ise olmazsa olmaz nitelikteki omurgasını oluşturur. (III) Ancak öykülemenin gerek boyutunu gerekse tekniği itibarıyla türlerin karakterine uygun şekiller kazandığını görüyoruz. (IV) Örneğin hikâyede öyküleme, insan yaşamının bir boyutunu, bir kesit içerisinde aktaracak bir oylum ile sınırlıyken romanda bu daha geniş ve oylumlu bir yapıya sahiptir. (V) Tiyatroda ise öyküleme, dramatik örüntü tarzında uygulanır. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde tanım yapılmıştır?

(I) Yarım yüzyıldan fazla süren edebiyat yaşamında şiir, öykü, oyun, roman, deneme ve eleştiriler yazdı. (II) Yaptığı çevirilerle Faulkner ve Joyce gibi pek çok yazarı Türk okuruna tanıttı. (III) Gençlik yıllarından başlayarak çıkardığı dergilerde ve daha sonra kurup yönettiği yayınevlerinde genç yazarlara öncelik tanıdı. (IV) Tek kişilik bir ordu gibi çalışarak çıkardığı yıllıklarla Türk edebiyatının belleğini tutmaya çalıştı. (V) Hangi düşünceden olursa olstın, bugünün genç edebiyatçıları için örnek alınacak çalışkan, kibirsiz bir yazı ustasıydı. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde kişisel düşüncelere yer verilmiştir?  

(I) Eşsiz dost Cahit Külebi'yi hayli geç tanıdığım için hep üzüleceğim.(ll) İlk gençlik yıllarımdan beri sevdiğim, o sıcak dizelerin şairine zaten hayalimde bir biçim vermiştim. (III) Külebi imzalı nerede bir şiir görsem hemen defterime yazar, en yakın arkadaşlarıma okur, ezberletirdim. (IV) İlk okuduğum şiirlerinden biri olan "Masaldaki Yalnızlık" şiirini kim bilir kaç tanıdığın defterine kendi ellerimle yazdım, kaç kişiye okudum I (V) Başka hiçbir şaire ne kadar değerli olsa da böylesine ısınmış değildim. (VI) Bunu hiçe sayan yazarlarımız ne yazık ki var. Yukarıdaki numaralı cümlelerin hangisinde bir önceki cümlede verilen yargı örneklenmiştir?  

(I) Yazının belki de en tartışmasız özelliği kişisel hayatımıza ilişkin tanıklığıdır. (II) Derinliği, düzeyi, türü ne olursa olsun her yazı, yazarının düşünce ve ruh dünyasına ait bir iz, bir gösterge niteliği taşır. (III) Yazının izlediği seyir, küçüğü büyüğüyle yazarın portresini oluşturan çizgiler ortaya koyar. (IV) Yazının yazarın lehinde veya aleyhindeki tanıklığına itiraz edilemez. (V) Bunun için sahici bir devinime dayanmak yazının temel düsturu, koşuludur. (VI) Bunu hiçe sayan yazarlarımız ne yazık ki var. Yukarıdaki numaralı cümlelerin hangisinde yakınma anlamı vardır?

(I) Olayların ozanı zorladığı günlerdeyiz. (II) Hızlı bir gelişim süreci duran hiçbir şeyi bağışlamıyor, herkesi her yerde harekete çağırıyor. (III) Yoksa dün şiirini yayımladığı duruk bir dergiye bugün neden şiir vermeyi aklından bile geçirmesin ozan? (IV) Dün bir arada bulunduğu, kulağı kendisinden başkasına tıkalı yazarlarla bugün aynı sayfalarda görünmekten neden rahatsız olsun? (V) Dün sırtı dönük bir dizeyi hoşgörüyle okuduysa, bugün değil okumayı neden görmeyi bile tiksinç bulsun? (VI) Baş döndürücü bir hızla bir şeyler oluşurken, kendini dışta tutan, katılmayan, her olasılığı göze alıp kendi kabuğunu zorlamayan kim olursa olsun ozanı çileden çıkarıyor artık. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde, ozanın eskisinden farklı davranmasının nedenleri belirtilmiştir?  

(I) Ben denemeler de yazan bir şairim. (II) Akademik anlamda ne bir yabancı dil eğitimi gördüm ne de Türkçe ile ilgili bir uzmanlık eğitimi aldım. (III) Bizim liselerde yüksek okullarda kime ne öğretildiyse ben de onları öğrendim. (IV) Bilmek başka şeydir, öğretmek başka. (V) Ortaokul üçüncü sınıftaki Türkçe öğretmenim olmasaydı belki cümlenin beş öğesini bile bilmeyecektim. (VI) Öğretmenimi saygıyla anıyorum. Yukarıdaki numaralı cümlelerin hangilerinde karşılaştırma anlamı vardır?  

(I) "Benim gerçek yurdum Fransızcadır, ana di-limdir." demiş ünlü yazar Albert Camus. (II) Yurt, insanın kendini güvencede duyumsadığı, kimliğini kişiliğini sürdürebildiği kendini gerçekleştirip varlığını kanıtlayabildiği yerdir, şüphesiz. (III) Dil, bireye toplumun bağışladığı en güzel yurttur. (IV) Yaşadığı topraklardan koparılabilir insan; ama dilinden koparılamaz. (V) Konuşabileceği sürece dil toprağında her şeyi yeniden yaratabilir insan. Parçadaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde tanım yapılmıştır?  

(I) Eskiden üzümünü yer, bağını sormazdık. (II) Bugün sanat pazarında satılan üzümün yalnız bağını değil, bahçıvanını, onun da gelmişi geçmişini hatta geleceğini merak ediyoruz. (III) Bundan yirmi beş sene evvel okulda bize bir sürü şiir ezberletmişlerdi; ancak bu üzümlerin hangi bağlardan geldiğini incelemek o zaman bize düşmezdi. (IV) Gel zaman git zaman; bu acayip meyveleri yetiştiren bağları tanıdık. (V) Meğer bize üzüm diye yedirdikleri kabak çekirdeği değil miymiş? Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisi "Sanat yapıtlarının kaynağı hakkında yeterli birikime ulaştık." cümlesinin ilettiği düşünceyi içermektedir?