Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “eleştiri” söz konusu değildir?  

(I) Dış görünüşü dünyasına ulaşılmasını engelleyecek kadar kalın çizgili. (II) Daha çok bir kenar mahalle kasabını andırıyor. (III) İnsanda ne arzu ne sevgi... hiçbir şey uyandırmıyor. (IV) Görünüşünün yarattığı sertliği zekası, esprisiyle yumuşatıyor. (V) Herkes onun için, “İnsanları kendine güldürerek çoğalıyor.” saptamasında bulunuyor. Yukarıdaki numaralı cümlelerin hangisinde konuşan kişi “nesnel bir yargıda” bulunmuştur?

(I) Birbirimizin üzerine titrememiz gerekirken ilişkilerimizi yonttuk. (II) Teyzeni anımsadığımda kristal kahkahaları çınladı kulağımda. (III) İlişkilerinizi eskitmeyi bilin, çocuklar derdi. (IV) Onu yıpratmayın sakın, eskitin yalnızca diye de eklerdi teyzem (V) Kimi insanlar ilişkilerini, her şeylerini çabuk yıpratırlar. Yukarıdaki numaralı cümlelerin hangilerinde doğrudan anlatım vardır?  

I. Deneme dediğimiz yazı da elbette yaza yaza gelişir; ama bunun şartı daha başta bu türün ustalarını bilerek yazmaktır. II. Yolu Refik Halit'ten, Yakup Kadri'den, Yahya Kemal'den, Ataç’tan, Salah Birsel'den geçmeyen bir deneme yazarı düşünülebilir mi? III. Ta eski Yunan, Hint ve Çin yazarlarından bugüne tüm usta denemecilerin hemen hepsinin ortak özelliği, özgürlükçü ve muhalif oluşlardır. IV. Çicero, Seneca, Montaigne, Baçon gibi deneme yazarlarının bugün bile İlgiyle okunmaları deneme türünün cazibesini gösterir. V. Ne denli uyanık bir bakışa, keskin bir zekaya, mizahi bir tutuma sahip olması lazımsa, o denli de dil ile alışverişi olmalı deneme yazarının. Yukarıdaki cumıeıerin hangilerinde "deneme yazarlarının başarısında türün geleneğini" tanımanın gerekliliği vurgulanmıştır?  

(I) Bana sorarsanız, sanatın en derinden bağlı olduğu kavram özgürlüktür. (II) Bir başka deyişle özgürlüktür sanat.(lll) Evet; ama neye karşı özgürlük diyeceksiniz? (IV) Sanatçının kendi bilincine karşı özgürlük diye yanıtlayacağım. (V) Bilinç ki zamanın kalıpları içinde duyar kendini; doğayı da bu kalıplar içinde algılar. Yukarıdaki numaralı cümlelerin hangisinde tanımlama yapılmıştır?

(I) Şu son yıllarda çok okunan, çok satılan romanları sinemaya uyarlamak tehlikeli bir salgına dönüştü. (II) Bir yığın romanın da sinemaya çekilmesinden ötürü hak etmedikleri bir üne ulaştıklarını görüyoruz. (III) Bu romanlar çoğunluğun ilgi- -sini belirli bir süre çekiyor, okunuyorlar. (IV) Yazının içinde, ayrı bir yazın türü gibi beliren bu romanlardan söz etmekten bıktım. (V) Bir de sinema romanları diye bir şey çıkardılar ki son zamanlarda onu hiç anlamıyorum. Yukarıdaki numaralı cümlelerin hangilerinde “yakınma” anlamı yoktur?  

(I) Şiirinin toprağını sürekli işleyen, havalandıran, yaşamla besleyip zenginleştiren ozanlar vardır. (II) Bir gereksinimle, kendilerini ve şiirlerini sorgu- layarak yaparlar bunu. (III) Bilinçli bir yönsemedir bu onlarda. (IV) Bunun için de duruk değil, devin gen bir şiir evrenleri vardır. (V) Kemal Özer de çok renkli bir şiir haritası olan bu soy ozanlarından biridir işte. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde bir "değerlendirme" yapılmıştır?  

(I) Vedat Türkali'riin Uzun yıllar senaryo yazarlığı yapması romanı için çok yararlı olmuş. (II) Birçok sahneyi filme alıyormuş gibi kare kare tasarlayıp yazdığı belli. (III) Sanki sözcüklerle değil de bir kamera ile tespit ettiği görüntülerle kuruyor romanını. (IV) Bunun için de birçok sahneyi bütün canlılığıyla görebiliyoruz romanda (V) Sözcüklerden, cümlelerden yaşanan hayata böylesine kolaylıkla geçişi sağlamak çok az romancımızın ulaşabildiği bir başarıdır. (VI) Umarız başkaları da bu başarıya ulaşır. Yukarıdaki numaralı cümlelerin hangisi kendinden önceki cümlenin sonucu durumundadır?