8. Sınıf Türkçe Paragrafta Anlam Test 7

-E-
Bunun temelinde, sanırım, tembellik var; çünkü başkasına öykünmek, onun yaptığını yapmak, onun kullandığım kullanmak, hazıra konmaktır. Kendince davranmaksa, yaratıcı çabayı gerektirir. Karşımıza çıkan her güçlük bizim için sınavdır, dahası, bizim için eğitim aracıdır. Güçlükleri çöze çöze kurarız kendimizi.
-F-
Birey de toplum da kendisini oluşturan özelliklerle donanmıştır. Ben seninle aynı olamam; Türk toplumu da Çin ya da Amerikan toplumuyla aynı olamaz. Çünkü, coğrafyasından, tarihinden öyle şeyler almıştır ki o istese de istemese de kendisidir ve kendisi olmak zorundadır. Bu böyleyken, niye başkası gibi olmaya çalışıyoruz?
-G-
Birey de toplum da kendisini oluşturan özelliklerle donanmıştır. Ben seninle aynı olamam; Türk toplumu da Çin ya da Amerikan toplumuyla aynı olamaz. Çünkü, coğrafyasından, tarihinden öyle şeyler almıştır ki o istese de istemese de kendisidir ve kendisi olmak zorundadır. Bu böyleyken, niye başkası gibi olmaya çalışıyoruz?
Her üç paragraf dikkate alındığında B paragrafındaki "çünkü..." diye başlayan cümle aşağıdakilerden hangisini ifade eder?

-E-
Bunun temelinde, sanırım, tembellik var; çünkü başkasına öykünmek, onun yaptığını yapmak, onun kullandığım kullanmak, hazıra konmaktır. Kendince davranmaksa, yaratıcı çabayı gerektirir. Karşımıza çıkan her güçlük bizim için sınavdır, dahası, bizim için eğitim aracıdır. Güçlükleri çöze çöze kurarız kendimizi.
-F-
Birey de toplum da kendisini oluşturan özelliklerle donanmıştır. Ben seninle aynı olamam; Türk toplumu da Çin ya da Amerikan toplumuyla aynı olamaz. Çünkü, coğrafyasından, tarihinden öyle şeyler almıştır ki o istese de istemese de kendisidir ve kendisi olmak zorundadır. Bu böyleyken, niye başkası gibi olmaya çalışıyoruz?
-G-
Birey de toplum da kendisini oluşturan özelliklerle donanmıştır. Ben seninle aynı olamam; Türk toplumu da Çin ya da Amerikan toplumuyla aynı olamaz. Çünkü, coğrafyasından, tarihinden öyle şeyler almıştır ki o istese de istemese de kendisidir ve kendisi olmak zorundadır. Bu böyleyken, niye başkası gibi olmaya çalışıyoruz?
Aşağıdakilerin hangisinde metnin bölümlerini ifade eden harfler “giriş, gelişme, sonuç” şeklinde sıralanmıştır?

-E-
Bunun temelinde, sanırım, tembellik var; çünkü başkasına öykünmek, onun yaptığını yapmak, onun kullandığım kullanmak, hazıra konmaktır. Kendince davranmaksa, yaratıcı çabayı gerektirir. Karşımıza çıkan her güçlük bizim için sınavdır, dahası, bizim için eğitim aracıdır. Güçlükleri çöze çöze kurarız kendimizi.
-F-
Birey de toplum da kendisini oluşturan özelliklerle donanmıştır. Ben seninle aynı olamam; Türk toplumu da Çin ya da Amerikan toplumuyla aynı olamaz. Çünkü, coğrafyasından, tarihinden öyle şeyler almıştır ki o istese de istemese de kendisidir ve kendisi olmak zorundadır. Bu böyleyken, niye başkası gibi olmaya çalışıyoruz?
-G-
Birey de toplum da kendisini oluşturan özelliklerle donanmıştır. Ben seninle aynı olamam; Türk toplumu da Çin ya da Amerikan toplumuyla aynı olamaz. Çünkü, coğrafyasından, tarihinden öyle şeyler almıştır ki o istese de istemese de kendisidir ve kendisi olmak zorundadır. Bu böyleyken, niye başkası gibi olmaya çalışıyoruz?
C paragrafına göre, sorunlarımızın çözümü hangi gerekçeye bağlıdır?

Sait Faik Abasıyanık : Bir insanı sevmekle başlar her şey. Öykülerimde bu anlayışı eksiksiz bir söz ve biçim içinde uyguladım. Sivriada, Kınalıada, Balıkpazarı... İstanbul'un öteki semtleri ve insanları, işçiler, balıkçılar, öğrenciler, memurlar bu öz ve biçimde yerini aldı.
Sait Faik bu sözleriyle öykülerinde neyin hakim olduğunu vurgulamak istemiştir?

Mevlâna ve Yunus aynı çağlarda yaşamış iki büyük şairdir. İkisi de çağları aşıp gelmiş gerçek hümanistlerdir. Belki Mevlâna daha derin daha yüksek bir felsefeye sahiptir; ama Yunus daha çok sevilmiştir. Çünkü o, halkın arasında gürül gürül akan bir ırmaktır. Mevlâna gibi Farsça ve ağır bir dil ile yazmamıştır.
Yukarıdaki parçaya göre, Yunus Emre'nin halk tarafından daha çok sevilmesinin nedeni aşağıdakilerden hangisidir?

Artık bülbül ötmüyor
Gül dolu pencerede
Yalnız hatıran kaldı
Boş kalan çerçevede
Bu dörtlükte ağır basan duygu aşağıdakilerden hangisidir?

Gerçek, bizzat güzeldir veya güzel olmasa bile insan için son derece önemlidir. Onu değiştirmeye veya süslemeye gerek yoktur. Şairin görevi, duyduğunu ve gördüğünü hiç bozmadan açık ve sade bir şekilde ortaya koymaktır.
Böyle düşünen biri, aşağıdakilerden hangisini söylerse kendisiyle çelişmiş olur?

Yaşamımızdaki her şey, yaratmak için üstünde çok zaman ve enerji harcadığımız her karmaşık yapı, aslında kumdan yapılmıştır. Yalnızca başka insanlarla kurduğumuz ilişkiler ayakta sağlam kalabilir. Er ya da geç, bir dalga gelip kurmak için yoğun çaba harcadığımız çalışmaları anında yıkabilir. Böyle bir durum karşısında yalnızca, yanında tutacak bir eli olan insan gülümseyebilir.
Paragrafta vurgulanmak istenen nedir?

Aslı : ?
Eleştirmen : Onun şiiri ulusal boyutların yanında evrensel boyutlara da uzanmıştır. Yaşamı ile sanatı arasında tam bir uyum vardır; çünkü sanatını, tüm insanların mutluluğuna adamıştı. Onun için, şiirlerinde sürekli geçen sözcükler “sevgi”, “insan” ve “doğa” idi.
Yukarıdaki konuşmaya göre Aslı, eleştirmene aşağıdaki sorulardan hangisini sormuştur?

Tepesindeki şemsiyenin belli belirsiz gölgesine sığınıyor yakıcı güneşten kurtulmak için. Kumlarını üzerine bıraktığı kitabını alıp kıyıya vuran minik dalgalara birkaç adım uzaklıktaki şezlonguna uzanıyor. “Tatil” demek yalnızca deniz, kum, güneş değil onun için okumak da.
“Elin adamı okuyor.” diyorum kendi kendime... Okuyor...
Elinde bir kitap gezmeyen turist yok. Bizse i kitaptan ne kadar uzağa kaçarsak o kadar iyi. “Biz Türkler işte böyleyiz.” sızlanması değil bu. Kitapsızlaştırma, son otuz yılın devlet politikası ilkokulda müfredat gereği zorla (öğretmenin sesi hâlâ kulaklarımda : Bu kitabı şubat tatilinde okuyun, özetini çıkarın.) okutulan birkaç kitabın dışında eğitim - öğretim hayatını Cin Âli’yi okuyarak bitirmiş öğrenciler var bu ülkede. Yalan mı? “Kitap okuma alışkanlığı ailede başlar.” diye uyarıp duruyor çocuk gelişimi uzmanları. Kaç evde kitaplık var ki... Okumaktan korkan, korkutulan anne - babalarımız (bir dönemin kitap okuyan o güzel insanları o güzel atlara binip gideli çok oldu.) kendileri ne okuyor ki bize okutsunlar. Yukarıdaki metinde yazarın okumayla ilgili eleştirisi aşağıdakilerden hangisidir?