Çok anlamlılık, bir sözcüğün zaman içerisinde farklı alanlarda kullanılarak birden fazla anlam ka­zanmasıdır. Aşağıdakilerden hangisinde yukarıdaki açıkla­maya uygun bir sözcük vardır?

Aristoteles’e göre, “Adlar ve ifadelerin toplamı son­ludur, halbuki şeyler sonsuz sayıdadır. O zaman, aynı ifadenin ve tek bir kelimenin bir çok anlamı olması kaçınılmazdır.” Aşağıdaki ifadelerden hangisi bu yargı ile para­lellik gösterir?

Bilgi aktarımında aksaklık doğuran etkenlerden biri, insanların sosyal statüleri, eğitim durumları, meslek farklılıkları gibi nedenlerle terimlere farklı anlamlar yüklemeleridir. Aşağıdakilerden hangisi bu aksaklıkta rol oyna­yan etkenlerden biri değildir?

Dilde iletişimi sağlayan asıl birimler cümleler yani önermelerdir. Halbuki, doğal veya ana dilde cümle yapısının tek biçimli ve kelimelerin tek anlamlı ve belirlenmiş olduğu her zaman söylenemez. Bun­dan dolayı iletişimde ortaya çıkan aksaklıkların gi­derilmesi, tartışmaların önlenebilmesi veya en aza düşürülebilmesi için bazı önlemler alınmalıdır. Aşağıdakilerden hangisi bu önlemlerden biri olamaz?

Carnap bir önermenin anlamlı olup olmamasını, bu önermenin bir nesne durumunu dile getirme­sinde görür. Eğer bir önerme hiçbir düşünülebilir nesne durumunu, olgusal bağlantıyı dile getirmi­yorsa bu ancak görünüşte bir önermedir. Önerme, bir nesne durumunun ifadesi ise anlamlıdır. Buna göre, aşağıdaki önermelerden hangisinin görünüşte önerme olduğu savunulabilir?

"Kendine bir dünya vardır ve bu bütünüyle bilinebilir." önermesi Carnap'a göre anlamsızdır. Bunun nedeni, aşağıdakilerden hangisi olabilir?

Düşünce, bir önermeyi veya yargıyı ifade eder ve gerçeklikle uyuşuyorsa doğrudur. Örneğin; “Bu sı­nıfta 20 öğrenci vardır.” önermesi ancak ve ancak bu sınıftaki öğrencilerin sayısının 20 olma duru­munda doğrudur. Buna göre, önermenin doğruluğunun ölçütü aşağıdakilerden hangisidir?

Bir deyimin çok anlamlı olması, bu deyimin en azından içinde geçtiği bir önermenin hem doğru hem yanlış olması şeklinde tanımlanabilir. Özellik­le, bir önermenin semantik bakımdan çok anlam­lı olması, bu önermenin hem doğru hem yanlış ol­ması demektir. Yukarıdaki parçaya göre, aşağıdakilerden han­gisi çok anlamlı değildir?

Dilin bir görevi de başkalarını etkileme amacıyla kullanılmasıdır. Aşağıda verilen cümlelerden hangisi bu duru­ma uygun bir örnektir?

Doğa kanunlarıyla ilgili mevcut kavramların üze­rinde yapılan tartışmalar bir yere kadardır. Örne­ğin metallerin ısıtılınca genleştiğine yönelik bir kar­şı görüş mevcut iddianın tekrar denenmesiyle son bulur. Oysa sözel konularda ortaya konan bir kav­ram için aynı şey söylenemez. Çünkü mevcut kül­tür ve benzer unsurlar kavramların anlamlarını be­lirsizleştirir. Öyleyse yapılması gereken, mevcut kavramlara belirgin bir anlam kazandırmaktır. Bu­nun yolu da tanımlamaktır. Tanımlamada temel prensip tanımlar üzerinde uzlaşma sağlamaktır. Yukarıdaki parçaya göre, olgusal ve sözel tar­tışmalarla ilgili aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılamaz?