8. Sınıf İngilizce 10. Ünite Kelimeleri ve Anlamları
Bu bölümde öğrendiklerinizle 8. sınıf ingilizce 10. ünite kelimeleri ve anlamlarıyla ilgili herhangi bir eksiğiniz kalmayacak. Natural Forces ünitesini daha rahat kavrayacak cümle içindeki geçen kelimeleri öğrendiğiniz için anlamakta zorluk çekmeyeceksiniz.
Kelimeleri daha iyi öğrenmek istiyorsanız kelimeleri 10’ar defa yazabilirsiniz. Unutmayın en güzel kelime ezberleme yöntemi kelimeyi cümle içinde görmektir. Bu yüzden bol bol kitap okumanızı tavsiye ederim.
Bu ünitede ağırlıklı olarak natural forces yani bilimle ilgili kelimeleri öğrenip cümle içinde kullanacağız. Aşağıdaki 8. sınıf ingilizce 10. ünite kelimeleri ve türkçelerini mutlaka ezberlemelisiniz.
8. Sınıf İngilizce 10. Ünite Kelimeler | 8. Sınıf İngilizce 10. Ünite Anlamları |
Natural Forces | Doğal Afetler |
traffic jam | trafik sıkışıklığı |
news presenter | haber sunum |
fish | balık |
natural disasters | doğal afetler |
avalanche | çığ |
landslide | heyelan |
forest fire | orman yangını |
drought | kuraklık |
earthquake | deprem |
tornado | kasırga |
tsunami | tsunami |
volcanic eruption | volkanik patlama |
flood | sel |
dry soil | kuru toprak |
burning pine trees across the hill | tepenin üzerinde çam ağaçları yanıyor |
snow falling down a mountain | dağdan kar düşüyor |
earth on mountain road | dağ yolunda toprak |
huge wave hitting the city | şehri vuran büyük dalga |
cars under the water | suyun altında arabalar |
strong wind going round in a circle | daire içinde güçlü rüzgar |
collapsed buildings | yıkılan binalar |
lava falling down | düşen lav |
save | kurtarmak |
Earth | Dünya |
save water | su tasarrufu |
waste | atık, gereksiz kullanmak |
leave | ayrılmak |
taps | musluklar |
pollute | kirlilik |
river | nehir |
lake | göl |
sea | deniz |
death | ölüm |
injury | yaralı |
physical damage | fiziksel hasar |
How to Survive an Earthquake | Depremde nasıl hayatta kalınır |
happen | meydana gelmek |
one of them | onlardan biri |
take a course | eğitim almak |
action | hareket |
possible | muhtemel |
Before | Önce |
first | ilk |
get | almak |
professional help | profesyonel yardım |
repair | tamir etmek |
electric wires | elektrik kabloları |
gas lines | gaz hatları |
fasten | bağlamak |
shelves | raflar |
mirrors | aynalar |
frames | çerçeve |
protect | korumak |
earthquake-resistant | depreme dayanıklı |
hold | tutmak |
earthquake drills | deprem tatbikatları |
Drop | eğilmek |
cover | saklanmak |
hold on | beklemek |
During | Sırasında |
move | hareket etmek |
a lot | fazla |
nearby | yakınlarında |
safe | güvenli |
place | yer |
slowly | yavaşca |
stay | kalmak |
indoor | içerde |
until | -e kadar |
shaking | sallantı |
After that | Ondan sonra |
go out | dışarı çıkmak |
elevator | asansör |
dangerous | tehlikeli |
outside | dışarı |
vehicle | araç |
as quickly as possible | mümkün olduğunca hızlı |
building | bina |
tree | ağaç |
bridge | köprü |
aftershock | artçı |
careful | dikkatli |
object | nesne |
fall off | düşmek |
coastal area | kıyı alanı |
stay away | uzak durmak |
happen | meydana gelmek |
take place | gerçekleşmek |
gist | özet, anafikir |
News reader | Haberi okuyan |
erupt | püskürmek |
hot rock | sıcak kayalar |
News reporter | Haber muhabiri |
midday news | gün ortası haberleri |
Hurricane | kasırga |
hit | vurmak |
damage | zarar |
Katrina’s wind speed | Katrina rüzgar hızı |
huge amounts | büyük miktarlarda |
As a result of this | Bunun sonucu olarak |
capital | başkent |
Mount Everest | Everest dağı |
right? | doğru mu? |
water shortage | su kıtlığı |
extinction of species | türlerin yok olması |
pollution | kirlilik |
deforestation | ormansızlaşma, ormanları yok etme |
natural resource depletion | doğal kaynakların tükenmesi |
waste disposal | atıkların yok edilmesi |
global warming | küresel ısınma |
overpopulation | aşırı nüfus |
public health issues | halk sağlığı sorunları |
climate change | iklim değişikliği |
ozone layer depletion | ozon tabakası delinmesi |
toxic materials | toksik maddeler |
loss of biodiversity | biyolojik çeşitliliğin kaybı |
ocean acidification | okyanus asitlenmesi |
enough | yeterli |
the most threatening problem | en çok tehdit eden problem |
famine | kıtlık |
educate | eğitmek |
wasting water | su israfı |
planet | gezegen |
cholera epidemic | kolera salgını |
litter | çöp |
school garden | okul bahçesi |
bin | kutu |
garbage bins | çöp kutusu |
warn | uyarmak |
campaign | kampanya |
keep | saklamak, tutmak |
prepare | hazırlamak |
leaflets | broşür |
petrol shortage | petrol kıtlığı |
roads | yollar |
cause | sebep olmak |
air pollution | hava kirliliği |
carry | taşımak |
public transport | toplu taşıma |
environmentally | çevresel |
friendly | arkadaşça, dostça |
at the same time | aynı zamanda |
Carpools | arkadaşının arabasıyla |
reduce | azaltmak |
electric car | elektrikli araba |
cleaner solutions | daha temiz çözümler |
prediction | tahmin |
war | savaş |
poverty | yoksulluk |
fire | ateş |
crime | suç |
bombing | bombalama |
rescue teams | kurtarma takımları |
medical supplies | tıbbi malzemeler |
polluted water | kirli hava |
collect donations | bağış toplamak |
volunteer team | gönüllü takım |
leave homes | evden ayrılmak |
cause flood | sele sebep olmak |
left the village | köyden ayrılmak |
deep | derinlik |
town | kasaba |
situation | durum |
swept | süpürmek |
dry forest | kuru orman |
destroying | tahrip etmek |
Heavy rains | Ağır yağmur |
tonnes of rock | tonlarca kaya |
mud | çamur |
slide down | aşağı kaymak |
mountainside | dağ etrafı |
railway line | tren yolu |
huge wave | devasa dalga |
shore | kıyı |
terrifying speed | korkutucu hızla |
Luckily | Neyse ki, şans eseri |
manage | başarmak |
escape | kaçmak |
higher ground | daha yüksek yerler |
lasted | sürmek |
lost | kaybetmek |
reached | ulaşmak |
rescued | kurtarmak |
sent | göndermek |
struck | vurmak |
south coast | güney sahili |
arrive | varmak |
However | Fakat |
flying metal | uçan metaller |
Emergency services | Acil Servis |
charities | Hayır vakıfları |
tents | çadırlar |
air conditioner | klima |
authority | yetki |
break | mola |
burn calories | kalori yakmak |
circular | dairesel, yuvarlak |
cloth | bez, kumaş, kıyafet |
compact | kompakt, yoğun |
cone | koni, külah |
crash | kilitlenme, kaza |
crawl | emeklemek, yavaş ilerlemek |
crops | ekin, ekmek |
dam | baraj |
debris | enkaz, döküntü |
desert | çöl |
disaster | afet, yıkım |
double-sided | çift taraflı |
dust | toz |
eco-conscious | çevre bilinci |
eco-friendly | çevre dostu |
extremely | son derece |
forest | orman |
frighten | korkunç |
gather | toplamak |
glass | cam |
greenhouse gases | sera gazları |
homeless | evsiz |
immediately | hemen |
improve | geliştirmek |
include | içermek |
inhale | solumak |
knowledge | bilgi |
local | yerel |
magnitude | kadir, büyüklük |
make noise | gürültü yapmak |
make suggestion | öneride bulunmak |
mass | kitle |
massive | masif |
metal | maden, metal |
meteor | meteor |
movement | hareket |
occur | meydana gelmek |
overflow | taşma |
plastic | plastik |
precious | değerli, kıymetli |
priority | öncelik |
recycle | geri dönüşüm |
remain | kalmak, sürdürmek |
result | sonuç |
reuse | yeniden |
Richter scale | richter ölçeği |
safe-room | güvenli oda |
separate | ayrı |
shake | sallamak |
soda can | soda kutusu |
speed | hız |
spin | dönme |
sprinkler system | yağmurlama sistemi |
strike | grev |
sturdy | sağlam |
suburb | banliyö, varoş, kenar mahalle |
support | desteklemek |
surface | yüzey |
trapped | tuzağa düşmek |
travel | seyahat etmek |
turn off | kapamak |
unplug | fişini çekmek |
upside-down | ters |
violent | şiddetli, sert |
wave | dalga |
wind | rüzgar |
slope | yamaç, yokuş |
Diğer Ünitelerin Kelimeleri ve Anlamları
Natural Forces İle İlgili Konu Anlatımı ve Alıştırmalar
10. Unit Natural Forces Konu Anlatımı | Video İzle |
8. Sınıf İngilizce Natural Forces Testleri (1) | Testi Çöz |
8. Sınıf İngilizce Natural Forces Boşluk Doldurma (2) | Testi Çöz |
8. Sınıf İngilizce Natural Forces Dialog (3) | Testi Çöz |
8. Sınıf İngilizce Natural Forces Sıralama (4) | Testi Çöz |
Kategoriler: İngilizce Etiketler: 8. sınıf ingilizce 10. ünite kelimeleri, 8. sınıf ingilizce 10. ünite kelimeleri ve türkçeleri
8. Sınıf İngilizce 9. Ünite Kelimeleri ve Anlamları
Bu bölümde öğrendiklerinizle 8. sınıf ingilizce 9. ünite kelimeleri ve anlamlarıyla ilgili herhangi bir eksiğiniz kalmayacak. Science ünitesini daha rahat kavrayacak cümle içindeki geçen kelimeleri öğrendiğiniz için anlamakta zorluk çekmeyeceksiniz.
Kelimeleri daha iyi öğrenmek istiyorsanız kelimeleri 10’ar defa yazabilirsiniz. Unutmayın en güzel kelime ezberleme yöntemi kelimeyi cümle içinde görmektir. Bu yüzden bol bol kitap okumanızı tavsiye ederim.
Bu ünitede ağırlıklı olarak science yani bilimle ilgili kelimeleri öğrenip present continuous tense yani şimdiki zaman yapısıyla kullanacağız. Aşağıdaki 8. sınıf ingilizce 9. ünite kelimeleri ve türkçelerini mutlaka ezberlemelisiniz.
8. Sınıf İngilizce 9. Ünite Kelimeler | 8. Sınıf İngilizce 9. Ünite Anlamları |
science | bilim |
letter | mektup |
plant | bitki |
washing machine | çamaşır makinesi |
Words Related to Science | Bilimle ilgili kelimeler |
scientist | bilim insanı |
lab | laboratuvar |
test tube | test tüpü |
vaccination | aşılama |
design | dizayn etmek |
invent | icat etmek |
research | araştırma |
discover | keşfetmek |
Chinese | Çinli |
first | ilk |
toothbrush | diş fırçası |
planet | gezegen |
Pluto | Plüton |
Russians | Ruslar |
satellite | uydu |
Norway | Norveç |
special | özel |
tool | araç |
slice | dilimlemek |
cheese | peynir |
company | şirket |
fast | hızlı |
ketchup | ketçap |
come out | dışarı çıkmak |
bottle | şişe |
engineer | mühendis |
experiment | deneyim |
explosion | patlama |
model | model, örnek |
building | inşaat, bina |
bridge | köprü |
ice | buz |
float | şamandıra, duba |
windmill | yeldeğirmeni |
decide | karar vermek |
hit | vurmak, çarpmak |
tree | ağaç |
discovery | keşfetme |
test | test etmek |
myths | efsaneler, mitler |
spend | geçirmek (zaman) |
exploding pen | patlayıcı kalem |
really | gerçekten |
fill | doldurmak |
explosive | patlayıcı |
threw | atmak, fırlatma |
Guess what? | Tahmin et ne? |
ground | yer |
big explosion | büyük patlama |
another | diğer |
Pirates of the Caribbean | Karayip Korsanları |
cover | kapak |
go into | içine girmek |
dark place | karanlık yer |
better | daha iyi |
walk around | dolaşmak |
object | nesne |
serious | ciddi |
great | harika |
hear | duymak |
come into | girmek, katılmak |
kitchen | mutfak |
clean it up | temizlemek |
cloth | kıyafet |
chemical substance | kimyasal madde |
coin | bozuk para, jeton |
about | hakkında |
weird | garip |
Turn off | kapatmak |
Look out! | Dikkat et! |
pour | dökmek |
bionics | biyonik |
definition | tanım |
body parts | vücut parçaları |
science fiction | bilim kurgu |
stories | hikayeler |
Bionic Parts | Biyonik Parçalar |
sound | gibi gelmek |
replace | yerine koymak |
machine | makine |
study | çalışma |
living systems | canlı sistemler |
solve | çözmek |
engineering problem | mühendislik problemleri |
For example | Mesela |
bird | kuş |
fly | uçmak |
improve | geliştirmek |
airplane design | uçak dizaynı |
use | kullanmak |
information | bilgi |
artificial parts | yapay parçalar |
successfully | başarılı |
area | yer |
limb | uzuv (bacak, kol gibi) |
clumsy | biçimsiz |
prosthetic | protez |
control | kontrol |
electronically | elektronik |
behave | davranmak |
almost | hemen hemen |
like real ones | gerçek olanı gibi |
amazing | şaşırtıcı |
development | geliştirme |
within | içinde |
field | alan |
artificial eye | yapay göz |
blind | kör |
Similarly | Benzer bir şekilde |
artificial ears | yapay kulaklar |
send | göndermek |
sound signals | ses sinyalleri |
brain | beyin |
hearing-impaired people | işitme engelli insanlar |
regain | yeniden kazanmak |
even | hatta, bile |
skin | deri |
thanks to …. | sayesinde …. |
accident | kaza |
including | içermek |
complaint | şikayet |
A New Life | Yeni bir hayat |
leg | bacak |
became | olmak |
depressed | depresif |
athlete | atlet |
anything | hiçbirşey |
came along | ortaya çıkmak, görünmek, iyileşmek |
incredible | inanılmaz |
advance | gelişme |
physical skills | fiziksel kabiliyetler |
In fact | Aslında |
medicine | tıp |
Photosynthesis | fotosentez |
synthesis | sentez |
mean | anlamına gelmek |
sugar | şeker |
carbon dioxide | karbondioksit |
sunlight | güneş ışığı |
oxygen | oksijen |
way | yol |
cell | hücre |
Chloroplasts | Kloroplast |
make the plants green | bitkileri yeşil yapar |
die | ölmek |
a result of | sonucu olarak |
breathe | nefes almak |
follow | takip etmek |
speak | konuşmak |
miss | özlemek |
point | konu, mesele, nokta |
repeat | tekrarlamak |
Researcher | Araştırmacı |
fossil | fosil |
operate | çalıştırmak |
explore | keşfetmek |
space | uzay, boşluk |
implant | protez |
person born blind | kör doğan insan |
vaccinate | aşılama |
protect | korumak |
dangerous | tehlikeli |
illnesses | hastalık |
chemistry | kimya |
Gravity | yerçekimi |
Electricity | elektrik |
produce | üretmek |
current | şimdiki |
Penicillin | penisilin |
antibiotic | antibiyotik |
X-rays | X ışınları |
Atomic Bomb | Atom Bombası |
greatest | en büyük |
refine | geliştirmek |
uranium | uranyum |
built | inşaa etmek |
determine | belirlemek |
cause | sebep olmak |
Light Bulb | Lamba |
a long-lasting | uzun süreli |
powerful | güçlü |
drug | ilaç |
bacteria | bakteri |
Archeologist | Arkeolog |
human footprints | insan ayakizi |
report | rapor etmek |
Astronomer | Astronom, gökbilimci |
minor | küçük |
named | adlandirilmis |
beyond | ötesinde |
solar system | güneş sistemi |
develop | geliştirmek |
pitch | saha |
Chemist | Kimyager |
conduct | davranış |
examine | incelemek |
patient | hasta |
computed tomograph | bilgisayarlı tomografi |
microscope | mikroskop |
philosopher | filozof |
moon | ay |
arthritis | artrit |
best-selling | en çok satan |
painkiller | acı kesen |
world | dünya |
century | yüzyıl |
pressing | baskı |
a few | bir kaç |
buttons | tuş |
squeeze | sıkma |
sailor | denizci |
bag | çanta |
drop | sarkıtmak |
pull | çekmek |
huge | büyük |
bucket | kova |
wood | ağaç |
finger | parmak |
bottom | alt |
Later | sonra |
wringer | merdane |
Thankfully | Neyse ki, şükürler olsun |
fully automatic machine | tam otomatik makine |
in use | kullanımda |
By the 1960s | 1960’larda |
cheaper | daha ucuz |
scientific | bilimsel |
chlorophyll | klorofil |
sunlight | güneş ışığı |
cellulose | selüloz |
grow | büyümek, yetişmek |
process | süreç |
Fundamental | temel, ana, esas |
Unlike | Aksine |
miracle | mucize |
Capture | yakalama |
leaves | yapraklar |
size | boyut |
replaceable | değiştirilebilir |
laboratory | laboratuvar |
true | gerçek |
correct | doğru |
clever | zeki |
cardboard | karton |
check | kontrol etmek |
something | birşeyler |
draw | çizmek |
plan | plan yapmak |
accelerate | hızlandırmak |
achievement | başarı |
amount | miktar |
astonishing | şaşırtıcı |
astronomy | astronomi |
award | ödül |
cancer | kanser |
compass | pusula |
cosmos | kozmos |
description | açıklama |
destroy | yok etmek |
diagnose | teşhis etmek |
discoverer | kaşif |
discussion | tartışma |
DNA computer | DNA bilgisayarı |
ecosystem | ekosistem |
environmental engineering | çevre mühendisliği |
genetic | genetik |
glacier melts | buzulların erimesi |
global worming | küresel ısınma |
humanity | insanlık |
imagine | hayal etmek |
inform | bilgilendirmek |
innovation | yenilik |
interactive | interaktif |
invention | buluş |
inventor | mucit |
investigator | araştırmacı |
major diseases | önemli hastalıklar |
material | malzeme, madde |
mechanical computer | mekanik bilgisayar |
micro-device | mikro cihaz |
motion picture camera | sinema kamerası |
nanomedicine | nanotıp |
nanotechnology | nanoteknoloji |
organism | organizma |
outstanding | seçkin |
phonograph | fonograf |
powered aircraft | motorlu uçaklar |
practical | pratik |
principle | prensip, ilke |
prototype | prototip |
science museum | bilim müzesi |
science show | bilim gösterisi |
specific | belirli |
spectacular | muhteşem |
steel | çelik |
store | mağaza |
surgery | ameliyathane |
synthetic | sentetik |
technician | teknisyen |
telescope | teleskop |
thesis | tez, sav |
ultra-delicate | ultra-ince |
universe | evren |
unlimited | limitsiz |
volunteer | gönüllü |
Diğer Ünitelerin Kelimeleri ve Anlamları
Science İle İlgili Konu Anlatımı ve Alıştırmalar
9. Unit Science Videolu Konu Anlatımı | Video İzle |
8. Sınıf İngilizce Science Testleri (1) | Testi Çöz |
8. Sınıf İngilizce Science Boşluk Doldurma (2) | Testi Çöz |
8. Sınıf İngilizce Science Dialog (3) | Testi Çöz |
8. Sınıf İngilizce Science Sıralama (4) | Testi Çöz |
Kategoriler: İngilizce Etiketler: 8. sınıf ingilizce 9. ünite kelimeleri
8. Sınıf İngilizce 8. Ünite Kelimeleri ve Anlamları
Bu bölümde öğrendiklerinizle 8. sınıf ingilizce 8. ünite kelimeleri ve anlamlarıyla ilgili herhangi bir eksiğiniz kalmayacak. Chores ünitesini daha rahat kavrayacak cümle içindeki geçen kelimeleri öğrendiğiniz için anlamakta zorluk çekmeyeceksiniz.
Kelimeleri daha iyi öğrenmek istiyorsanız kelimeleri 10’ar defa yazabilirsiniz. Unutmayın en güzel kelime ezberleme yöntemi kelimeyi cümle içinde görmektir. Bu yüzden bol bol kitap okumanızı tavsiye ederim.
Bu ünitede ağırlıklı olarak chores yani turizm ile ilgili kelimeleri should, must ve have to yapılarıyla kullanacağız. Aşağıdaki 8. sınıf ingilizce 8. ünite kelimeleri ve türkçelerini mutlaka ezberlemelisiniz.
8. Sınıf İngilizce 8. Ünite Kelimeler | 8. Sınıf İngilizce 8. Ünite Anlamları |
chores | ev işleri |
questionnaire | anket |
poem | şiir |
games | oyunlar |
Everyday Jobs | Günlük işler |
do the laundry | çamaşır yıkamak |
set the table | masayı kurmak |
wash the dishes | bulaşıkları yıkamak |
dry the dishes | bulaşıkları kurutmak |
make the bed | yatağı yapmak |
load the dishwasher | bulaşık makinesini yerleştirmek |
dust the furniture | mobilyaların tozunu almak |
do the ironing | ütü yapmak |
mop the floor | yeri paspaslamak |
make a to-do list | yapılacaklar listesi yapmak |
take out the garbage | çöpü çıkarmak |
tidy up his toys | oyuncakları toplamak |
vacuum the carpet | halıyı süpürmek |
dorm | yurt |
roommates | oda arkadaşları |
Do you mind | Sakıncası var mı? |
Yes, of course | Evet, tabi ki |
Yes, that’s fine. | Evet, bu iyi |
Sure, no problem! | Eminim, sorun yok! |
I’m afraid, I can’t. I … | Korkarım, yapamam, ben… |
I’m sorry, but … . | Üzgünüm, fakat |
I’d like to, but … . | İsterdim, fakat |
take out | çıkarmak |
rubbish | çöp |
extract | çıkarmak |
advice | tavsiye etmek |
flatmates | ev arkadaşları |
dirty | kirli |
untidy | dağınık |
invite | davet etmek |
feel embarrassed | utanmış hissetmek |
explain | açıklamak |
feelings | hisler |
realise | fark etmek |
upset | üzgün |
share | paylaşmak |
responsibilities | sorumluluklar |
really | gerçekten |
hope | umut etmek |
Write back | geri yazzmak |
Parent | ebeven |
talk about | hakkında konuşmak |
waste | atık |
I don’t mind | Umrumda değil |
vacuum | süpürge ile çekmek |
emptying | boşaltmak |
cleaning the bathroom | banyoyu temizlemek |
doing the washing-up | bulaşıkları yıkamak |
once a week | haftada bir kere |
get on my nerves | sinirlerimi bozuyor |
post | postalamak |
letter | mektuplar |
water the plants | çiçekleri sulamak |
together | birlikte |
run up to his room | odasına çıkmak |
cooking | pişirmek |
washing | yıkamak |
certainly | kesinlikle |
often | sık sık |
refuse | reddediyorum |
go off in a huff | burnundan … |
smell | koku |
worry about | endişelenmek |
she’s got a place of her own | kendine ait alanı var |
expect | umut etmek |
make his bed | yatağını yapmak |
tidy his room | odasını temizlemek |
do the washing-up | bulaşıkları yıkamak |
cook the meal | yemek pişirmek |
take the rubbish out | çöpü dışarı atmak |
pay the bills | faturaları ödemek |
take the dog for a walk | köpeği yürüyüşe götürmek |
water the flowers | çiçekleri sulamak |
iron the clothes | kıyafetleri ütülemek |
wash the car | arabayı yıkamak |
make the beds | yatakları yapmak |
various | çeşitli |
cook dinner | akşam yemeğini pişirmek |
walk the dog | köpeği gezdirmek |
play video games | video oyunları oynamak |
do the shopping | alışveriş yapmak |
responsible | sorumlu |
early | erken |
shelves | raflar |
trolley | el arabası |
put them back | geri yerine koymak |
entrance | giriş |
wear | giymek |
red nylon jacket | kırmızı naylon ceket |
black trousers | siyah pantolon |
He can’t stand wearing them | Onları giymekten kendini alamıyor |
discipline | disiplin |
simple | basit |
Teens | gençler |
housework | ev işi |
basic | temel |
skills | kabiliyetler |
physical activity | fiziksel aktivite |
burn off calory | kalori yakmak |
Doing housework | ev işi yapmak |
the best way to keep fit | formunu korumanın en iyi yolu |
The main content of the talks | konuşmanın ana konusu |
help around the house | ev işlerine yardım etmek |
mine | benimki |
study | çalışmak |
exams | sınavlar |
usually | genellikle |
anything | hiçbirşey |
mum | anne |
generally | genellikle |
prepare | hazırlamak |
weekends | hafta sonları |
I have a working mother | çalışan bir annem var |
empty the dishwasher | bulaşık makinesini boşaltmak |
sometimes | bazen |
visit | ziyaret etmek |
after dinner | akşam yemeğinden sonra |
allow | izin vermek |
rule | kural |
go out | dışarı çıkmak |
always | her zaman |
rights | haklar |
respect | saygı duymak |
During a lesson | ders sırasında |
public place | genel alan |
roads | yollar |
shops | dükkanlar |
We have to think of others | diğerlerini düşünmek |
obey | kurallara uymak |
essays | denemeler |
useless | işe yaramaz |
make life easy | hayatı kolay yapmak |
crazy | çılgın |
quite | sessiz |
necessary | gerekli |
mimes | mimikler, taklit etmek |
turn on | açmak |
turn off | kapatmak |
unlock | kilidi açmak |
lock | kilitlemek |
break | kırmak |
fix | tamir etmek |
report | rapor etmek |
borrow | ödünç almak |
return | geri getirmek |
move | hareket, oynatmak |
put back | geri yerine koymak |
concern | ilgilendirmek |
don’t mess with it | buna karışma |
girls’ boarding school | kız yatılı okulu |
live | yaşamak |
white blouse | beyaz bluz |
grey skirt | gri etek |
long sleeves | uzun kollu |
make-up | makyaj yapmak |
lipstick | ruj |
go into town | kasabaya gitmek |
building blocks | inşaat blokları |
clean up the house | evi temizlemek |
couch | kanepe |
diary | günlük |
directions | talimatlar, emirler, yol tarifi |
do the grocery shopping | manav alışverişini yapmak |
dust the shelves | rafların tozunu almak |
excited | heyecanlı |
family member | aile üyesi |
feed | beslemek |
feeling | hissetmek |
fold | katlama |
hang | asmak |
mop | paspas |
newspaper | gazete |
obligation | zorunluluk |
pick up | toplamak |
put away | kenara koymak |
sibling | kardeş |
sweep | süpürmek |
take care of the pet | evcil hayvan beslemek |
task | görev |
vacuum the floor | yerleri süpürmek |
household | ev ya da aileye ait |
desk | masa |
neat | derli toplu |
carpet | halı |
plant | bitki, çiçek |
potted | saksıda, dikili |
peer | yaşıt, akran |
assessment | değerlendirme |
Diğer Ünitelerin Kelimeleri ve Anlamları
Chores İle İlgili Konu Anlatımı ve Alıştırmalar
8. Unit Chores Videolu Konu Anlatımı | Video İzle |
8. Sınıf İngilizce Chores Testleri (1) | Testi Çöz |
8. Sınıf İngilizce Chores Boşluk Doldurma (2) | Testi Çöz |
8. Sınıf İngilizce Chores Dialog (3) | Testi Çöz |
8. Sınıf İngilizce Chores Sıralama (4) | Testi Çöz |
Kategoriler: İngilizce Etiketler: 8. sınıf ingilizce 8. ünite kelimeleri, 8. sınıf ingilizce 8. ünite kelimeleri ve türkçeleri
8. Sınıf İngilizce 7. Ünite Kelimeleri ve Anlamları
Bu bölümde öğrendiklerinizle 8. sınıf ingilizce 7. ünite kelimeleri ve anlamlarıyla ilgili herhangi bir eksiğiniz kalmayacak. Tourism ünitesini daha rahat kavrayacak cümle içindeki geçen kelimeleri öğrendiğiniz için anlamakta zorluk çekmeyeceksiniz.
Kelimeleri daha iyi öğrenmek istiyorsanız kelimeleri 10’ar defa yazabilirsiniz. Unutmayın en güzel kelime ezberleme yöntemi kelimeyi cümle içinde görmektir. Bu yüzden bol bol kitap okumanızı tavsiye ederim.
Bu ünitede ağırlıklı olarak tourism yani turizm ile ilgili kelimeleri present perfect tense yapısı içinde kullanacağız. Aşağıdaki 8. sınıf ingilizce 7. ünite kelimeleri ve türkçelerini mutlaka ezberlemelisiniz.
8. Sınıf İngilizce 7. Ünite Kelimeler | 8. Sınıf İngilizce 7. Ünite Anlamları |
Tourism | Turizm |
travel guide | gezi rehberi |
capital city | başkent |
famous people | ünlü insanlar |
Match | karşılaştırma |
attractions | yerler |
Then make sentences | Sonra cümleler oluşturun |
castle | kale |
national park | doğal park |
historic site | tarihi mekan |
palace | saray |
resort | tatil yeri |
square | meydan |
tower | kule |
wall | duvar |
cannon | top (eski tip ağır silah) |
admire | hayran olmak |
ancient ruins | tarihi kalıntılar |
temples | tapınaklar |
wildlife | vahşi hayat |
visit | ziyaret etmek |
sultans | sultanlar |
kings | krallar |
queens | kraliçeler |
Describing Weather | Havayı anlatmak |
cloudy | bulutlu |
cold | soğuk |
rainy | yağmurlu |
snowy | karlı |
foggy | sisli |
stormy | fırtınalı |
windy | rüzgarlı |
icy | buzlu |
hot | sıcak |
freezing | dondurucu soğuk |
warm | ılık |
sunny | güneşli |
ski resort | kayak tatil yeri |
winter | kış |
Destination | Varış yeri |
tourist attractions | turistik yerler |
Share | Paylaşmak |
next trip | sonraki gezi |
offer | teklif etmek |
history | tarih |
heritage | miras |
culture | kültür |
gorgeous | muhteşem |
beaches | sahiller |
Hagia Sophia | Aya Sofya |
church | kilise |
became | olmak |
mosque | cami |
century | yüzyıl |
Ottoman Empire | Osmanlı İmparatorluğu |
museum | müze |
Fairy Chimneys | Peri Bacaları |
Cappadocia | Kapodakya |
natural | doğal |
rock | kaya |
formations | oluşumlar |
unique | tek |
historical heritage | tarihi miras |
balloon tour | balon turu |
good place | iyi yer |
go horse riding | at binmeye gitmek |
hiking | yürüyüş |
Stay | kalmak |
cave hotels | mağara otelleri |
all-inclusive | herşey dahil |
just | sadece |
bed | yatak |
breakfast | kahvaltı |
Library of Celsus | Celsus Kütüphanesi |
Ephesus | Efes |
The ruins of Ephesus | Efes harabeleri |
west coast | batı kıyısı |
The City of Ephesus | Efes Şehri |
one of the seven wonders of the ancient world | eski dünyada yedi harikadan biri |
small village | küçük köy |
on the southwest coast on the Aegean Sea | Ege denizinin güneybatı kıyısında |
shades | gölgeler |
turquoise | turkuaz |
remains | kalıntılar |
paraglide | paraglide |
unique panoramic views | benzersiz panoramik manzaralar |
Mount Nemrut | Nemrut Dağı |
southeastern | güneydoğu |
near the city of Adıyaman | Adıyaman şehrinin yakınında |
lion | aslan |
eagle | kartal |
various | çeşitli |
Greek | Yunan |
Persian | Pers, İranlı |
gods | tanrılar |
mountain top | dağ zirvesi |
sunrise | gündoğumu |
Patara Beach | Patara Sahili |
one of the longest sandy beaches in the Mediterranean | Akdenizin en uzun kumlu sahillerinden biri |
ground of endangered Loggerhead turtles | nesli tükenmekte olan |
Aspendos Theatre | Aspendos tiyatrosu |
ancient theatre | antik tiyatro |
survive | hayatta kalmak |
without losing any of its original qualities | orjinal kalitesinden birşey kaybetmeden |
different | farklı |
accomodation | konaklama |
choices | seçimler |
air sports | hava sporları |
longest beach | en uzun sahil |
interesting | ilginç |
unusual | olağandışı |
sand | kum |
really | gerçekten |
go on | devam etmek |
exciting ride | heyecanlı sürüş |
take up | almak, kaldırmak |
parachuting | paraşüt |
Open-top bus | Üstü açık otobüs |
Big Ben | ingiltere parlamentosundaki büyük saat çanı |
London Eye | Londra’da bulunan dünyanın en büyük dönme dolabı |
Oxford Street | Oxford Caddesi |
Tower of London | Londra Kulesi |
Houses of Parliament | Parlemento evleri |
Buckingham Palace | Buckingham Sarayı |
The River Thames | Thames nehri |
maps | haritalar |
Tower Bridge | kule köprüsü |
tour guide | tur operatörü |
Crown Jewels | Saray mücevherleri |
Changing of the Guards | nöbetçi değişimi |
ceremony | serenomi |
fantastic | fantastik, şahane, harika |
wonderful time | mükemmel zaman |
Marvellous | fevkalade |
spend | harcamak |
aunt | teyze |
especially | özellikle |
incredible | inanılmaz |
boiling hot | kavurucu sıcak |
lake | göl |
lovely | şirin |
between | arasında |
town | kasaba |
spectacular view | muhteşem manzara |
palm trees | palmiye ağaçları |
silence | sessiz |
relaxing weekend | rahatlatıcı hafta sonu |
city noise | şehir gürültüsü |
duck | ördek |
historical architecture | antik mimari |
Madame Tussauds Wax Museum | Madame Tussauds Balmumum Müzesi |
brochure | broşür |
advertisement | reklam |
postcard | posta kartı |
truly | gerçekten |
recreating | tekrar oluşturmak, yaratmak |
wax models | balmumu modelleri |
singers | şarkıcılar |
politicians | politikacılar |
royal family | kraliyet ailesi |
Stick | çubuk |
aquarium | akvaryum |
amusement park | lunapark |
art gallery | sanat galerisi |
shopping centre | alışveriş merkezi |
in fact | aslında |
European Union | Avrupa Birliği |
Stalactites | damlataşlar |
hang down | sarkmak |
roof | tavan |
stalagmites | dikit |
stick up | dik durmak |
Trevi Fountain | Trevi Çeşmesi |
souvenir | mücevher |
silk scarf | ipek şal |
excellent | mükemmel |
accommodation | konaklama |
architect | mimar |
architectural | mimari |
banana trees | muz ağaçları |
bridge | köprü |
budget | bütçe |
capital | sermaye, anapara, başkent |
cave | mağara |
chilly | serin, soğuk |
civilization | medeniyet |
climate | iklim |
clock tower | saat kulesi |
coconut palms | hindistan cevizi ağaçları |
construct | inşa etmek |
currency | para birimi, döviz |
damp | nemli |
design | dizayn etmek |
Egyptian | Mısır |
emperor | imparator |
empire | imparatorluk |
exchange information | bilgi alışverişi |
experience | deneyim |
explore | keşfetmek |
express preference | ekspress tercihi |
give reasons | gerekçe |
historic | tarih |
historical | tarihi |
hostel | pansiyon |
island | ada |
language | dil |
liberty | özgürlük |
location | konum, yer |
majestic mountains | büyük dağlar |
Mediterranean | Akdeniz |
memorable | unutulmaz |
multicultural | çok kültürlü |
population | nüfus |
province | il, vilayet |
pyramid | piramit |
recreational activities | dinlenme etkinlikleri |
sandy beaches | kumlu plajlar |
scene | sahne |
seaside | sahil |
sightseeing vacation | gezi tatil |
special | özel |
statue | heykel |
structure | yapı |
temperature | sıcaklık, derece |
the Caribbean | Karayip |
tomb | mezar |
trader | tüccar |
travel | seyahatra |
tropical flowers | tropikal çiçekler |
vacation | tatil |
waterfall | çağlayan |
weather | hava |
wonder | şaşkınlık |
worker | işçi |
ancient | antik |
lovely | çekici, harika |
Niagara Falls | Niagara Şelaleleri |
build | inşa etmek |
convenient | elverişli, uygun |
focal point | odak noktası |
civilization | medeniyet |
junction point | kavşak |
prophet | peygamber |
crystal-clear | çok berrak |
mild | ılıman, orta |
coast | sahil |
dessert | tatlı |
candied chestnut | kestane şekeri |
Diğer Ünitelerin Kelimeleri ve Anlamları
Tourism İle İlgili Konu Anlatımı ve Alıştırmalar
7. Unit Tourism Videolu Konu Anlatımı | Video İzle |
8. Sınıf İngilizce Tourism Testleri (1) | Testi Çöz |
8. Sınıf İngilizce Tourism Boşluk Doldurma (2) | Testi Çöz |
8. Sınıf İngilizce Tourism Dialog (3) | Testi Çöz |
8. Sınıf İngilizce Tourism Sıralama (4) | Testi Çöz |
Kategoriler: İngilizce Etiketler: 8. sınıf ingilizce 7. ünite kelimeleri ve türkçeleri
8. Sınıf İngilizce 6. Ünite Kelimeleri ve Anlamları
Bu bölümde öğrendiklerinizle 8. sınıf ingilizce 6. ünite kelimeleri ve anlamlarıyla ilgili herhangi bir eksiğiniz kalmayacak. Adventures ünitesini daha rahat kavrayacak cümle içindeki geçen kelimeleri öğrendiğiniz için anlamakta zorluk çekmeyeceksiniz.
Kelimeleri daha iyi öğrenmek istiyorsanız kelimeleri 10’ar defa yazabilirsiniz. Unutmayın en güzel kelime ezberleme yöntemi kelimeyi cümle içinde görmektir. Bu yüzden bol bol kitap okumanızı tavsiye ederim.
Bu ünitede ağırlıklı olarak the adventures yani maceralı sporlarla ilgili kelimeleri öğrenip geçmiş zaman yapısı ile kullanacağız. Aşağıdaki 8. sınıf ingilizce 6. ünite kelimeleri ve türkçelerini mutlaka ezberlemelisiniz.
8. Sınıf İngilizce 6. Ünite Kelimeler | 8. Sınıf İngilizce 6. Ünite Anlamları |
Adventures | Macera |
sharks | köpek balıkları |
reality game shows | gerçekci oyun şovları |
postcards | posta kartları |
match | karşılaştırmak |
phrases | ifadeler |
climb a volcano | volkana tırmanmak |
ride a camel | deveye binmek |
bungee jumping | ayağına ip bağlayıp yüksekten atlamak |
dive with sharks | köpek balıklarıyla dalmak |
ski down a mountain | dağda kayak yapmak |
jump out of a plane | uçaktan atlamak |
swim with dolphins | yunuslarla yüzmek |
ice climbing | buz tırmanışı |
words | kelimeler |
meanings | anlamları |
Then | Sonra |
use | kullanmak |
dictionary | sözlük |
check | kontrol etmek |
answers | cevaplar |
amusing | eğlenceli |
challenging | meydan okumak |
disappointing | hayal kırıklılığı |
embarrassing | utanç verici |
entertaining | eğlenceli |
fascinating | büyüleyici |
thrilling | heyecan verici |
amazing | şaşırtıcı |
exciting | heyecan verici |
making you feel ashamed or uncomfortable | sizi utandırmak ya da rahatsız hissettirmek |
causing you to laugh or smile | kahkaha attırmak ya da güldürmek |
interesting and fun | ilginç ve eğlenceli |
extremely interesting | tamamiyle ilginç |
forcing you to make a lot of effort | çok efor sarfetmenize zorlamak |
making you feel sad because something wasn’t as good, interesting, etc. as you wanted | üzgün hissetmeniz çünkü birşeyin istediğiniz kadar iyi, eğlenceli vb. olmaması |
surprising | şaşırtıcı |
Share | Paylaşmak |
ideas | fikirler |
skiing down a mountain | dağdan aşağı kaymak |
To me | Bana göre |
jumping out of a plane | uçaktan atlamak |
Compare | Karşılaştırmak |
below | altında |
parantheses | parantez |
as in the example | örnekteki gibi |
comparing | Karşılaştırma |
safer than | daha güvenli |
safe | güven |
Ice climbing | Buz tırmanışı |
dangerous | tehlikeli |
Swimmimg with dolphins | yunuslarla yüzmek |
caving | mağaracılık |
prefer | tercih etmek |
sentences | cümleler |
Expressing Preference | Tercihi İfade Etmek |
windsurfing in the ocean | okyanusta rüzgar sörfü yapmak |
sea life | deniz hayatı |
flying in a hot air balloon | sıcak hava balonu |
watch whales | balinaları izlemek |
historic place | tarihi yer |
jeep safari | jip safarisi |
desert | çöl |
thrilling ride | heyecanlı yolculuk |
Great Times | Muhteşem Zamanlar |
each person | her insan |
brilliant time | şaşalı zaman |
here | burada |
dream | hayal, rüya |
come true | gerçek olmak |
amazing experience | şaşırtıcı deneyim |
clear | temiz |
really | gerçekten |
close | yakın |
Best wishes | En iyi dileklerimle |
Greetings from Egypt | Mısırdan sevgiler |
guess | tahmin etmek |
Pyramids | piramitler |
behind | arka |
forget | unutmak |
Speak to you soon | yakında konuşuruz |
island | ada |
Mount Etna | Etna Dağı |
the largest active volcano | en büyük aktif volkan |
Europe | Avrupa |
Bye for now | Şimdilik Görüşürüz |
journey | gazi |
fairy chimneys | peri bacaları |
Cappadocia | Kapadokya |
traces | izler |
different civilisations | farklı medeniyetler |
discover | keşfetmek |
ancient land | antik toprak |
holiday | tatil |
pen-friend | mektup arkadaşı |
Adrenalin Junkies | Adrenalin Bağımlıları |
cycling | bisiklet sürmek |
mountain biking | dağ bisikleti sürmek |
Adventure lovers | Macera sevenler |
Physical activities | Fiziksel aktiviteler |
Extreme sports | tehlikeli sporlar |
Skydiving | Serbest paraşüt |
taking risk | risk almak |
Have you ever gone? | hiç gittin mi? |
I mean parachuting. | paraşüt kastettim |
risky | riskli |
admit | kabul etmek |
that would be great | muhteşem olurdu |
taking risks | risk almak |
water activities | su aktiviteleri |
canoeing | kano sporu |
attend | katılmak |
challenging | zorlayıcı |
kayaking | deniz kanosu yapmak |
In fact | Aslında |
sky sports | gökyüzü sporları |
hang-gliding | yelkenkanat ile uçmak |
equipment | cihaz, ekipman |
different | farklı |
carry | taşımak |
float | süzülmek |
slowing down | yavaşlamak |
speed | hız |
while falling | düşerken, inerken |
need | ihtiyacı olmak |
burning gas | gaz yakmak |
Prepare a simple brochure | basit broşür hazırlamak |
free time activities | boş zaman aktiviteleri |
My Top List for Sports | Sporlar için en iyiler listesi |
After-School Activities | Okul Sonrası Aktiviteleri |
pool | havuz |
weekends | hafta sonları |
autumn | sonbahar |
trekking | doğa yürüyüşü |
winter | kış |
rollerblading | patenle kaymak |
Extreme TV Programmes | Tehlikeli Tv Programları |
contestants | yarışmacılar |
win | kazanmak |
actually | aslında |
Over the years | yıllar boyunca |
jumped off buildings | binadan atlamak |
driven cars into swimming pools | havuza arabayla girmek |
eaten live spiders | canlı örümcek yemek |
exotic islands | Egzotik Adalar |
jungles | balta girmemiş orman |
Australian bush | Avustralya burçları |
lose | kaybetmek |
get hungry | acıkmak |
castle | kale |
the sea off the south west coast of France | Fransa kıyılarının güney batısı açıklarında |
go around | çevresini dolaşmak |
take part | katılmak |
collect keys | anahtar toplamak |
meet | karşılaşmak |
tiger | kaplan |
rock–climbing | kaya tırmanışı |
parachute diving | paraşütle atlamak |
swimming | yüzmek |
running | koşmak |
hard | zor |
easy | kolay |
tiring | yorucu |
boring | sıkıcı |
heart-stopping | kalp durması |
safety | güvenli |
protect | korumak |
injured | yaralı |
helmet | kask |
first-aid | ilk yardım |
basic medical treatment | temel tıbbı tedavi |
a hard hat to protect your head | başını korumak için sert şapka |
the state of not being dangerous or harmful | tehlikeli ya da zararlı olmama durumu |
extremely shocking or exciting | tamamiyle şok edici veya heyecan verici |
hurt or in pain | incinmek ya da acı içinde olmak |
to keep someone from something dangerous or bad | birini tehlikeli bir durumdan kurtarmak |
adventure sport | macera sporu |
following | sıradaki |
safety item | güvenlik teçhizatları |
ankle | ayak bileği |
proper footwear | uygun ayakkabı |
first-aid kit | ilk yardım kiti |
adrenalin seeker | adrenalin arayanlar |
brackets | parantez |
comparison | karşılaştırma |
concept | kavram |
consider | düşünmek |
decide on | karar vermek |
eye-catching | göz alıcı |
freedom | özgür |
hang gliding | deltakanatla uçuş |
hot air balloon ride | sıcak hava balonuyla uçuş |
manufacturer | üretici |
movements | hareket |
mysterious | gizemli |
narrative | öykü |
nature | doğa |
parkour runner | parkur koşucusu |
real size | gerçek boyut |
reason | sebep |
scenery | manzara |
scuba diving | oksijen tüpüyle dalış |
skateboarding | kaykay |
skillful | yetenekli, kabiliyetli |
suitable | uygun |
Diğer Ünitelerin Kelimeleri ve Anlamları
Adventures İle İlgili Konu Anlatımı ve Alıştırmalar
6. Unit Adventures Videolu Konu Anlatımı | Video İzle |
8. Sınıf İngilizce Adventures Testleri (1) | Testi Çöz |
8. Sınıf İngilizce Adventures Boşluk Doldurma (2) | Testi Çöz |
8. Sınıf İngilizce Adventures Dialog (3) | Testi Çöz |
8. Sınıf İngilizce Adventures Sıralama (4) | Testi Çöz |
Kategoriler: İngilizce Etiketler: 8. sınıf ingilizce 6. ünite kelimeleri, 8. sınıf ingilizce 6. ünite kelimeleri ve türkçeleri
8. Sınıf İngilizce 5. Ünite Kelimeleri ve Anlamları
Bu bölümde öğrendiklerinizle 8. sınıf ingilizce 5. ünite kelimeleri ve anlamlarıyla ilgili herhangi bir eksiğiniz kalmayacak. The Internet ünitesini daha rahat kavrayacak cümle içindeki geçen kelimeleri öğrendiğiniz için anlamakta zorluk çekmeyeceksiniz.
Kelimeleri daha iyi öğrenmek istiyorsanız kelimeleri 10’ar defa yazabilirsiniz. Unutmayın en güzel kelime ezberleme yöntemi kelimeyi cümle içinde görmektir. Bu yüzden bol bol kitap okumanızı tavsiye ederim.
Bu ünitede ağırlıklı olarak the internet yani iletişim konusunu future tense going to yapısını kullanarak öğreneceğiz. Aşağıdaki 8. sınıf ingilizce 5. ünite kelimeleri ve türkçelerini mutlaka ezberlemelisiniz.
8. Sınıf İngilizce 5. Ünite Kelimeler | 8. Sınıf İngilizce 5. Ünite Anlamları |
The Internet | İnternet |
a magazine article | dergi makalesi |
a questionnaire | anket |
a contract | kontrat |
Computer Words | bilgisayar kelimeleri |
monitor | monitör |
computer tower | bilgisayar kulesi |
printer | yazıcı |
speaker | hoparlör |
keyboard | klavye |
mouse | fare |
modem | modem |
scanner | tarayıcı |
complete | tamamlamak |
part | bölüm |
power your computer | bilgisayara elektrik vermek |
type | tip, tür |
yazdırmak | |
document | döküman |
click | tıklamak |
connect | bağlanmak |
sound | ses |
useful | kullanışlı |
scan | taramak |
burn | cd yazdırmak |
crash | çarpmak |
download | indirmek |
start up | başlamak |
log on | giriş yapmak |
save | kaydetmek |
search | aramak |
grandmother | büyükanne |
a little girl | küçük kız |
telephone | telefon |
But now | Fakat şimdi |
get emails | e-posta almak |
library | kütüphane |
because | çünkü |
sort | çeşit, tür |
free | ücretsiz |
get angry | sinirlenmek |
again | tekrar |
lost some files | bazı dosyaları kaybetmek |
so now | bu yüzden şimdi |
always | her zaman |
everything | herşey |
hard disc | harddisk |
even | hatta |
CD writer | CD yazıcı |
online | çevirimiçi |
offline | çevirimdışı |
chat room | konuşma odası |
service provider | servis sağlayıcı |
publish (a page) | sayfayı yayınlamak |
search engine | arama motoru |
put a page | sayfa koymak |
software | yazılım |
finding web pages | web sayfaları bulmak |
company | şirket |
internet connection | internet bağlantısı |
purpose | amaç |
do the shopping online | çevirimiçi alışveriş yapmak |
search for information | bilgi aramak |
play online games | çevirimiçi oyunlar oynamak |
pay the bills | faturaları ödemek |
watch movies or videos | video yada film izlemek |
chat | sohbet etmek |
make new friends | yeni arkadaşlar edinmek |
use social networking sites | sosyal ağ sitelerini kullanmak |
buy tickets | bilet almak |
read newspapers | gazete okumak |
sometimes | bazen |
join | katılmak |
Internet Habits | internet alışkanlıkları |
good fun | iyi eğlenceler |
important for everything | herşey için önemli |
not as good as books | kitap kadar iyi değil |
of course | tabiki |
IT lesson | Bt dersi |
enjoy | eğlenmek |
also | aynı zamanda |
brilliant programs | zeki programlar |
drawing | çizmek |
designing | dizayn yapmak |
hate | nefret etmek |
looking for | aramak |
really | gerçekten |
boring | sıkıcı |
not as quick and easy as reading books | kitapdan okumak kadar hızlı ve kolay değil |
access | giriş yapmak |
in our lives | hayatlarımızda |
homework | ev ödevi |
projects | projeler |
smart phone | akıllı telefon |
However | Fakat |
amazing | şaşırtıcı |
my own website | kendi sitemde |
put video shows | video şovlar eklemek |
links to sports pages | spor sayfalarına link vermek |
chat rooms for teenagers | gençler için sohbet odaları |
In the future | gelecekte |
definitely | kesinlikle |
Without the Internet | internet olmaksızın |
Discuss | tartışmak |
How many | Kaç tane |
social networking site addict | sosyal ağ sitesi bağımlılığı |
loads of online friends | çevirimiçi arkadaşlarla doldurmak |
several | birkaç |
conversation | sohbet |
same time | aynı zamanda |
upload | yüklemek |
update | güncellemek |
But recently | Fakat geçenlerde |
feel worried | endişeli hissetmek |
meet | karşılaşmak |
real friend | gerçek arkadaş |
decide | karar vermek |
give it up | vazgeçmek |
for a while | bir süre |
reason | sebep |
actually | aslında |
concentrate | konsantre olmak |
reactivate | tekrar aktive etmek |
account | hesap |
spend | harcamak (zaman) |
Bugs | hatalar |
solution | çözüm |
different | farklı |
careful | dikkat |
enter | girmek |
strange | yabancı, tuhaf |
safely | güvenli |
explain | açıklamak |
Making an offer | teklif etmek |
Accepting | kabul etmek |
Refusing | reddetmek |
Making an excuse | mazeret getirmek |
other | diğer |
know | bilmek |
find | bulmak |
word | kelime |
puzzle | bulmaca |
attachment | ek |
log in | giriş yapmak |
log off | çıkış yapmak |
register | kayıt olmak |
web browser | tarayıcı |
below | aşağıda |
habit | alışkanlık |
internet connected device | internete bağlı cihaz |
member | üye |
share | paylaşmak |
send | göndermek |
eposta | |
surfing the net | internette gezinmek |
internet safety | internet güvenliği |
allow | izin vermek |
online identities | online kimlikler |
chat | sohbet etmek |
through | sayesinde |
rule | kural |
avoid | sakınmak |
use | kullanmak |
inform | bilgilendirmek |
password | şifre |
create | oluşturmak, yaratmak |
except | dışında |
stranger | yabancı |
forever | sonsuza kadar |
same | aynı |
agree | kabul etmek |
pretend | numara yapmak |
adult | yetişkin |
rude | kaba |
feeling | his |
behavior | davranış |
feel uncomfortable | rahatsız hissetmek |
chart | grafik |
source | kaynak |
information | bilgi |
geographical regions | coğrafi bölgeler |
distributions | dağılım |
region | bölge |
Middle East | Orta Doğu |
get news | haberleri okumak |
check sports scores | maç sonuçlarına bakmak |
get information about health | sağlık hakkında bilgi almak |
get information about technology | teknoloji hakkında bilgi almak |
research for school projects | okul projesi için araştırma yapmak |
send messages and emails | mesaj ve eposta göndermek |
listen to music | müzik dinlemek |
watch movies and serials | film ve dizi izlemek |
download software | program indirmek |
play online games | online oyun oynamak |
share photos | fotoğraf paylaşmak |
look for new places to live or visit | yaşamak ya da gezmek için yeni yerler bakmak |
practice English | ingilizce alıştırma yapmak |
access the Internet | internete girmek |
affect | etkilemek |
book fair | kitap fuarı |
brochure | afilş |
cable modem | kablolu modem |
classmate | sınıf arkadaşı |
comment | yorum |
confirm | onaylamak |
connection sign | bağlantı işareti |
disconnect | bağlantı kopmak |
express an opinion | fikrini açıklamak |
face-to-face interaction | yüzyüze etkileşim |
internet addict | internet bağımlısı |
internet user | internet kullanıcısı |
keep in touch | irtibatta olmak |
live chat | canlı sohbet |
processor | işlemci |
school counselling service | okul danışma servisi |
screen | ekran |
solve | çözmek |
state | devlet, eyalet |
web site designer | web site tasarımcısı |
Diğer Ünitelerin Kelimeleri ve Anlamları
The Internet İle İlgili Konu Anlatımı ve Alıştırmalar
5. Unit The Internet Videolu Konu Anlatımı | Video İzle |
8. Sınıf İngilizce The Internet Testleri (1) | Testi Çöz |
8. Sınıf İngilizce The Internet Boşluk Doldurma (2) | Testi Çöz |
8. Sınıf İngilizce The Internet Dialog (3) | Testi Çöz |
8. Sınıf İngilizce The Internet Sıralama (4) | Testi Çöz |
Kategoriler: İngilizce Etiketler: 8. sınıf ingilizce 5. ünite kelimeleri, 8. sınıf ingilizce 5. ünite kelimeleri ve türkçeleri
8. Sınıf İngilizce 4. Ünite Kelimeleri ve Anlamları
Bu bölümde öğrendiklerinizle 8. sınıf ingilizce 4. ünite kelimeleri ve anlamlarıyla ilgili herhangi bir eksiğiniz kalmayacak. Communication ünitesini daha rahat kavrayacak cümle içindeki geçen kelimeleri öğrendiğiniz için anlamakta zorluk çekmeyeceksiniz.
Kelimeleri daha iyi öğrenmek istiyorsanız kelimeleri 10’ar defa yazabilirsiniz. Unutmayın en güzel kelime ezberleme yöntemi kelimeyi cümle içinde görmektir. Bu yüzden bol bol kitap okumanızı tavsiye ederim.
Bu ünitede ağırlıklı olarak communication yani iletişim konusunu future tense gelecek zaman yapısını kullanarak öğreneceğiz. Aşağıdaki 8. sınıf ingilizce 4. ünite kelimeleri ve türkçelerini mutlaka ezberlemelisiniz.
8. Sınıf İngilizce 4. Ünite Kelimeler | 8. Sınıf İngilizce 4. Ünite Anlamları |
communication | iletişim |
telephones | telefonlar |
emails | e postalar |
text messages | metin mesajlar |
Words | kelimeler |
Related | ilgili, alakalı |
available | ulaşılabilir |
contact | iletişim |
dial | arama |
engaged | bağlanmış |
hang up | kapatmak |
hold on | tutmak |
memo | not, hatırlatıcı |
pick up | almak, kaldırmak |
text | metin |
definition | tanımı |
make a phone connection | telefon bağlantısı |
push the buttons on a telephone | telefon butonlarına basmak |
in use | kullanımda |
to answer a telephone call | telefon aramasına cevap vermek |
to telephone or write to somebody | birini aramak yada yazmak |
to put the phone down | telefonu kapatmak |
a short note | kısa bir not |
wait | beklemek |
cellular telephone | cep telefonu |
message | mesaj |
use | kullanmak |
number | numara |
call | aramak |
through | üzerinden |
ring | çalmak |
card | kart |
check | kontrol etmek |
leave | bırakmak |
strange | garip, tuhaf |
earlier | daha önce |
hung | asmak |
again | tekrar |
rude | kaba |
maybe | galiba |
show | göstermek |
pay | ödemek |
sure | emin |
easy | kolay |
order | sipariş etmek |
Mobile Phone Network | Mobil Telefon Ağı |
radio waves | radyo dalgaları |
user | kullanıcı |
tower | kule |
Millions of people | Milyonlarca insan |
keep in touch | iletişim halinde olmak |
chance | şans |
cep | |
bag | çanta |
network | ağ |
work | çalışmak |
actually | aslında |
sophisticated radio | gelişmiş radyo |
communicate | iletişim kurmak |
walkie-talkie | telsiz |
channel | kanal |
frequency | frekans |
at the same time | aynı zamanda |
base station | baz istasyonu |
disguise | gizlemek |
notice | fark etmek |
Each | her |
cell | hücre |
transmit | iletmek |
certain | kesin |
get through | uğraşmak |
manage | yönetmek |
hide | gizlemek |
cover | kaplamak |
send | göndermek |
signal | sinyal |
radio signal | radyo sinyali |
system | sistem |
join | katılmak |
special | özel |
antenna | anten |
building | inşaat |
high-technology | yüksek teknoloji |
touch | dokunmak |
Mobile Phone Etiquette | Mobil Telefon Etiketi |
hot topic | sıcak konu |
teenagers | gençler |
increasingly | artan bir şekilde |
using | kullanmak |
upset | üzgün |
tips | ipuçları |
polite | kibar |
respectful | saygılı |
make calls | aramalar yapmak |
public places | halka açık yerlerde |
switch off | kapatmak |
make sure | emin olmak |
conversation | sohbet |
disturbing | rahatsız etmek |
What is more | Daha fazla ne? |
shout | bağırmak |
megaphone | megafon |
matter | durum |
loudly | gürültülü bir şekilde |
expressions | ifadeler |
ill | hasta |
topics | konular |
However | fakat |
at the moment | şimdi |
answering machine | telesekreter |
discuss | tartışmak |
maths | matematik |
homework | ev ödevi |
go shopping | alışverişe gitmek |
enough | yeterli |
ticket | bilet |
concert | konser |
worry about | endişelenmek |
look after | bakmak |
wrong | yanlış |
flu | grip |
hear | duymak |
meet up | buluşmak |
later | sonra |
introduce | tanıtmak |
greet | selamlamak |
invite | davet etmek |
activity | aktivite |
together | birlikte |
information | bilgi |
time | zaman |
place | yer |
repeat | tekrarlamak |
sentence | cümle |
follow | takip etmek |
good wishes | iyi dilekler |
What’s up | Ne var |
organise | organize etmek |
footvolley | ayak voleybolu |
tournament | turnuva |
That would be great! | Muhteşem olurdu! |
hear | duymak |
never mind | aldırma |
Perhaps | belki |
next time | sonraki zaman |
manager | müdür |
attend | katılmak |
wedding party | düğün partisi |
lend | ödünç vermek |
meal | yemek |
simple | basit |
phone call | telefon araması |
understand | anlamak |
about | hakkında |
future | gelecek |
letter | mektup |
voicemail | sesli mesaj |
social network | sosyal ağ |
speak face-to-face | yüz yüze konuşmak |
formal | resmi |
informal | gayri resmi |
bad line | telefon çekmiyor, kötü hat |
caller | arayan kişi |
receiver | aranan kişi |
sender | gönderen kişi |
communication technology exhibition | iletişim teknolojileri sergisi |
science museum | bilim müzesi |
concern | kaygı, endişe |
inform (about) | bilgilendirmek, bilgi vermek |
abbreviation | kısaltma |
B4N (Bye for Now) | şimdilik hoşça kal |
approximately | yaklaşık olarak |
combination | birleşim, karışım |
clarify | açıklamak, anlatmak |
clarification | açıklama, netleştirme |
connect | bağlanmak |
dominate | hükmetmek |
debate | tartışmak |
daily basis | günlük olarak |
gadget | küçük alet |
contain | içermek |
display | göstermek, sergilemek |
recognize | tanımak |
pronounce | telaffuz etmek |
elicit | ortaya çıkarmak |
Diğer Ünitelerin Kelimeleri ve Anlamları
Communication İle İlgili Konu Anlatımı ve Alıştırmalar
4. Unit Communication Konu Anlatımı | Video İzle |
8. Sınıf İngilizce Communication Testleri (1) | Testi Çöz |
8. Sınıf İngilizce Communication Boşluk Doldurma (2) | Testi Çöz |
8. Sınıf İngilizce Communication Dialog (3) | Testi Çöz |
8. Sınıf İngilizce Communication Sıralama (4) | Testi Çöz |
Kategoriler: İngilizce Etiketler: 8. sınıf ingilizce 4. ünite kelimeleri ve türkçeleri
8. Sınıf İngilizce 3. Ünite Kelimeleri ve Anlamları
Bu bölümde öğrendiklerinizle 8. sınıf ingilizce 3. ünite kelimeleri ve anlamlarıyla ilgili herhangi bir eksiğiniz kalmayacak. Cooking ünitesini daha rahat kavrayacak cümle içindeki geçen kelimeleri öğrendiğiniz için anlamakta zorluk çekmeyeceksiniz.
Kelimeleri daha iyi öğrenmek istiyorsanız kelimeleri 10’ar defa yazabilirsiniz. Unutmayın en güzel kelime ezberleme yöntemi kelimeyi cümle içinde görmektir. Bu yüzden bol bol kitap okumanızı tavsiye ederim.
Bu ünitede ağırlıklı olarak cooking ile ilgili kelimeleri prefer yani tercih etme kalıbını kullanarak öğreneceğiz. Aşağıdaki 8. sınıf ingilizce 3. ünite kelimeleri ve türkçelerini mutlaka ezberlemelisiniz.
8. Sınıf İngilizce 3. Ünite Kelimeler | 8. Sınıf İngilizce 3. Ünite Anlamları |
cooking | yemek pişirme |
slice | dilimlemek |
grill | ızgarada pişirmek |
boil | kaynatmak |
stir | karıştırma |
chop | doğramak |
mash | püre |
peel | soymak |
fry | kızartmak |
melt | eritmek |
mix | karıştırmak |
pour | dökmek |
knead the dough | hamur yoğurmak |
quickly | çabucak |
oil | yağ |
oven | fırın |
cut | kesmek |
piece | parça |
knife | bıçak |
put | koymak |
close | kapatmak |
heat | ısı |
hot water | sıcak su |
move | hareket etmek |
spoon | kaşık |
thin | ince |
quantity | miktar |
skin | kabuk |
fruit | meyve |
vegetable | sebze |
prepare | hazırlamak |
pressing | sıkıştırma, sıkma |
mixture | karışım |
flour | un |
frying pan | kızartma tavası |
tin opener | açacak |
saucepan | sos tavası |
grater | rende |
cheese | peynir |
pass | geçmek |
tin | teneke |
peas | bezelye |
fried eggs | kızarmış yumurta |
Simple Secrets | Basit Sırlar |
chefs | aşçılar |
share | paylaşmak |
hope | umut etmek |
expert | uzman |
advice | tavsiye etmek |
useful | faydalı |
save | korumak, kurtarmak |
time | zaman |
kitchen | mutfak |
difficulty | zorluk |
boiling | kaynama |
cracking | çatlama |
shell | kabuk |
bring | getitrmek |
temperature | ısı |
soaking | ıslatmak, suya sokmak |
serve | servis etmek |
meat | et |
salt | tuz |
add | eklemek |
later | sonra |
halfway | rehabilite |
through | üzerinden |
other side | diğer taraf |
head chef | baş aşçı |
onions | soğanlar |
hold | tutmak |
under | altında |
running water | akan su |
tears | gözyaşları |
another | diğer |
perfect | kusursuz |
mashed potatoes | patates püresi |
easy | kolay |
fridge | buzdolabı |
directly | direk olarak |
run your own restaurant | kendi lokantasını çalıştırmak |
share their secrets | sırlarını paylaşmak |
soft | yumuşak |
break | ara |
waiter | garson |
tell their tips | bahşişlerini söylemek |
crash | kaza |
easily | kolayca |
teaspoon | çay kaşığı |
tablespoon | çorba kaşığı |
grammes | gram |
dish | tabak |
Ingredients | İçerikler |
cheddar cheese | çedar peyniri |
golden brown | altın kahverengi |
cream | krema |
garlic powder | sarımsak tozu |
plate | tabak |
until | -e kadar, -a kadar |
bowl | kase |
immediately | çabucak |
tomatoe | domates |
centre | merkezi |
omelette | omlet |
National Dishes | Ulusal Yemekler |
delicious | lezzetli |
fill | doldurmak |
ingredients | malzemeler |
corn | mısır |
tortillas | tortilla, lavaş |
pepper | biber |
Irish stew | İrlanda güveci |
traditionally | ulusal |
tasty | lezzetli |
lamb | kuzu eti |
carrot | havuç |
parsley | maydanoz |
herbs | ot, bitki |
spices | baharat |
roast | rosto |
bean | fasulye |
garlic | sarımsak |
orange | portakal |
rice | pirinç |
red-hot chilli sauce | acı kırmızı biber sosu |
bake | fırınlamak |
bread | ekmek |
warm | ılık, hafif sıcak |
baking sheet | fırın kağıdı |
olive oil | zeytin yağı |
mug | kupa |
warm water | ılık su |
instant | çabuk hazırlanan |
yeast | maya |
Jacket Potato | fırınlanmış patates |
inside | içerde |
butter | tereyağ |
potato skin | patates kabuğu |
grated cheese | rendelenmiş peynir |
stuffed potatoes | dolma patates |
salad | salata |
clean | temizlemek |
well | iyi |
ready | hazır |
take out | çıkarmak |
milk | süt |
sauce | sos |
sugar | şeker |
chocolate | çikolata |
ice cream | dondurma |
turn into | dönüştürmek, çevirmek |
liquid | sıvı |
yummy | lezzetli |
recipe | tarif |
noon | ay |
heavy dish | ağır tabak |
sweet | tatlı |
spicy | baharatlı |
chilli peppers | acı biber |
quite | sessiz |
yoghurt | yoğurt |
absolutely | kesinlikle |
dessert | tatlı |
snail | salyangoz |
description | açıklama |
exchange | değiştirmek |
information | bilgi |
describe | anlatmak |
unknown | bilinmeye |
steam | buharda pişirmek |
fish | balık |
chicken | tavuk |
mushrooms | mantar |
eggplants | patlıcan |
spread | sürmek |
dice | küp şeklinde doğramak |
process | süreç, işlem |
toaster | tost makinesi |
jam | reçel |
snack | atıştırmalık |
cabbage | lahana |
green pepper | yeşil biber |
microwave | mikro dalga fırın |
guess | tahmin etmek |
meaning | anlam |
mixing bowl | karıştırma kabı |
rolling pin | oklava, merdane |
loaf pan | somum ekmeği |
lightly floured | hafif unlu |
tea towel | küçük bez, kurulama havlusu |
roll | yuvarlama |
loaf pan | ekmek tavası |
let it cool | soğumaya bırakın |
sequencing | sıralama |
orzo | arpa şehriye |
rinse | suyla yıkayarak temizlemek |
take x off the heat | bir şeyi ateşten, ocaktan almak |
turn down | kapatma |
continuously | devamlı olarak |
absorb | emmek, içine çekmek |
cool down | soğumak |
pasta | makarna |
lentil | mercimek |
beef | sığır eti |
nuts | sert kabuklu kuruyemiş |
pistachio | antep fıstığı |
almond | badem |
noodle | erişte |
leek | pırasa |
booklet | kitapçık |
eye-catching | göze çarpan |
berry | yumuşak, küçük meyve |
Diğer Ünitelerin Kelimeleri ve Anlamları
Cooking İle İlgili Konu Anlatımı ve Alıştırmalar
3. Unit Cooking Videolu Konu Anlatımı | Video İzle |
8. Sınıf İngilizce Cooking Testleri (1) | Testi Çöz |
8. Sınıf İngilizce Cooking Boşluk Doldurma (2) | Testi Çöz |
8. Sınıf İngilizce Cooking Dialog (3) | Testi Çöz |
8. Sınıf İngilizce Cooking Sıralama (4) | Testi Çöz |
Kategoriler: İngilizce Etiketler: 8. sınıf ingilizce 3. ünite kelimeleri, 8. sınıf ingilizce 3. ünite kelimeleri ve türkçeleri
8. Sınıf İngilizce 2. Ünite Kelimeleri ve Anlamları
Bu bölümde öğrendiklerinizle 8. sınıf ingilizce 2. ünite kelimeleri ve anlamlarıyla ilgili herhangi bir eksiğiniz kalmayacak. Teen Life ünitesini daha rahat kavrayacak cümle içindeki geçen kelimeleri öğrendiğiniz için anlamakta zorluk çekmeyeceksiniz.
Kelimeleri daha iyi öğrenmek istiyorsanız kelimeleri 10’ar defa yazabilirsiniz. Unutmayın en güzel kelime ezberleme yöntemi kelimeyi cümle içinde görmektir. Bu yüzden bol bol kitap okumanızı tavsiye ederim.
Bu ünitede ağırlıklı olarak teen life ile ilgili kelimeleri simple present tense yani geniş zaman yapısını kullanarak öğreneceğiz. Aşağıdaki 8. sınıf ingilizce 2. ünite kelimeleri ve türkçelerini mutlaka ezberlemelisiniz.
8. Sınıf İngilizce 2. Ünite Kelimeler | 8. Sınıf İngilizce 2. Ünite Anlamları |
Teen Life | Gençlik Hayatı |
colourful | renkli |
dress | elbise |
family | aile |
quiz | test |
Words | kelimeler |
Related | ilgili |
Clothing | giyim |
casual | günlük |
fashion | moda |
impressive | etkileyici |
nerd | inek öğrenci |
outfit | birlik |
snob | züppe |
trendy | trend, popüler, moda, eğilim |
unstylish | şık olmayan |
unattractive | çekici olmayan |
admire | beğenmek, hayran olmak |
high position | yüksek pozisyon |
formal | resmi |
fashionable | modaya uygun |
causing | sebep olmak |
feeling | hissetmek |
admiration | hayranlık |
respect | saygı duymak |
a set of clothes | bir takım kıyafetler |
wear | giymek |
together | birlikte |
style | stil |
popular | popüler |
dressing | giyinmek |
Long dresses | uzun elbiseler |
summer | yaz |
formal party | resmi parti |
spends | harcamak |
money | para |
because | çünkü |
real | gerçek |
high school | lise |
believe | inanmak |
handsome | yakışıklı |
woman | kadın |
cowboy | kovboy |
fancy dress party | kostüm partisi |
stylish | şık |
ridiculous | gülünç |
serious | ciddi |
teenager | genç |
terrific | şahane, olağanüstü, mükemmel |
unbearable | dayanılmaz, katlanılmaz, çekilmez |
prefer | tercih etmek |
pretty | güzel |
different | farklı |
Sunday | pazar |
favourite | favori |
usually | genellikle |
get up | uyanmak |
late | geç |
breakfast | kahvaltı |
Then | sonra |
homework | ev ödevi |
also | aynı zamanda |
help | yardım etmek |
cook | pişirmek |
lunch | öğle yemeği |
In the afternoon | Öğleyin |
meet | buluşmak |
friend | arkadaş |
concerts | konser |
seldom | nadiren |
theatre | tiyatro |
sometimes | bazen |
hang out | asmak |
mall | büyük alışveriş merkezi |
weather | hava |
bad | kötü |
never | asla |
go out | dışarı çıkmak |
evenings | akşam |
stay | kalmak |
room | oda |
alone | yalnız |
rarely | nadiren |
come round | dolaşmak |
play | oynamak |
computer games | bilgisayar oyunları |
surf | sörf yapmak |
chat | konuşmak |
before | önce |
fun | eğlence |
delicious pancakes | lezzetli |
often | sık sık |
noon | öğle vakti |
traditional lunch | geleneksel öğle yemeği |
meat | et |
potatoes | patates |
vegetables | sebze |
yummy | lezzetli |
visit | ziyaret etmek |
grandparents | büyük anne ile baba |
stay | kalmak |
relax | dinlenmek |
Hope | umut etmek |
same | aynı |
Favourite day | favori gün |
In the morning | sabah |
In the evening | akşam |
Britain | Büyük Britanya İngiltere |
Family Life | Aile Hayatı |
School Life | Okul Hayatı |
Free Time | Boş Zaman |
soap opera | pembe dizi |
surf the Net | internette sörf yapmak |
go shopping | alışverişe gitmek |
go skateboarding | paten yapmaya gitmek |
go to an after-school club | okul sonrası kulübe gitmek |
play computer games | bilgisayar oyunu oynamak |
wear a uniform | üniforma giymek |
honest | dürüst |
I can’t stand it | dayanamıyorum |
weekends | hafta sonları |
express | ifade etmek |
preference | tercih |
casual clothes | günlük kıyafetler |
folk music | halk müziği |
loud | gürültülü |
have breakfast | kahvaltı yapmak |
tidy room | odayı temizlemek |
water plants | bitkileri sulamak |
have lunch | öğle yemeği yemek |
make my bed | yatağımı yapmak |
Later | Sonra |
Finally | Son olarak |
hardly ever | nadiren |
twice a month | ayda iki kere |
once a week | haftada bir kere |
always | her zaman |
seldom | nadiren |
cook dinner | akşam yemeği pişirmek |
meet friends | arkadaşlarla buluşmak |
do the washing up | bulaşıkları yıkamak |
play online games | online oyunlar oynamak |
How often | Ne kadar sık? |
describe | anlatmak |
frequency | sıklık |
actions | hareketler |
spelling | heceleme |
punctuation | noktalama, noktalama işaretleri |
correctly | doğru şekilde |
time expressions | zaman ifadeleri |
different examples | değişik örnekler |
life | hayat |
hiking | yürüyüş |
mountain bike | dağ bisikleti |
bossaball | voleybol, futbol, capoeira karışımı spor |
snowshoeing | raketle kar yürüyüşü |
snow tubing | kar hortumu |
exciting | heyecan verici |
interesting | ilgi çekici, enterasan |
unusual | olağandışı, sıradışı |
boring | sıkıcı |
try | denemek |
handlebar | bisiklet gidonu |
seat | koltuk, oturacak yer |
brake lever | fren kolu, el freni |
frame | gövde, çerçeve |
mudguard | çamurluk |
gear | vites, dişli |
chain | zincir |
tire | lastik, tekerlek |
recording | kayıt |
correct | düzeltmek |
silver | gümüş |
riverside | nehir kenarı |
neighbourhood | mahalle, çevre, etraf, yöre |
fixing | onarmak, düzeltmek, tamir etmek |
noon | öğle, öğle vakti |
midnight | gece yarısı |
at night | geceleyin, gece vakti |
little | biraz, az şey |
pancake | krep, gözleme |
rest | dinlenmek, istirahat etmek |
appropriate | uygun |
twice | iki kez, iki defa, kere |
three times | üç kez, üç defa, kere |
once a month | ayda bir kez, ayda bir defa, kere |
magazine | dergi |
untidy | dağınık, düzensiz, toplu olmayan |
habit | alışkanlık, huy |
cover | kapak |
draw | çizmek |
design | tasarlamak |
interview | röportaj |
out fit | techizat |
good at | alanında iyi olmak |
argue | tartışmak |
relationship | ilişki, birliktelik |
fond of | tutkun, düşkün |
martial art | dövüş sanatı |
can’t stand | dayanamamak |
convey | iletmek, götürmek |
Diğer Ünitelerin Kelimeleri ve Anlamları
Diğer Ünitelerin Kelimeleri ve Anlamları
Teen Life İle İlgili Konu Anlatımı ve Alıştırmalar
2. Unit Teen Life Videolu Konu Anlatımı | Video İzle |
8. Sınıf İngilizce Teen Life Testleri (1) | Testi Çöz |
8. Sınıf İngilizce Teen Life Boşluk Doldurma (2) | Testi Çöz |
8. Sınıf İngilizce Teen Life Dialog (3) | Testi Çöz |
8. Sınıf İngilizce Teen Life Sıralama (4) | Testi Çöz |
Kategoriler: İngilizce Etiketler: 8. sınıf ingilizce 2. ünite kelimeleri, 8. sınıf ingilizce 2. ünite kelimeleri ve türkçeleri
8. Sınıf İngilizce 1. Ünite Kelimeleri ve Anlamları
Bu bölümde öğrendiklerinizle 8. sınıf ingilizce 1. ünite kelimeleri ve anlamlarıyla ilgili herhangi bir eksiğiniz kalmayacak. Friendship ünitesini daha rahat kavrayacak cümle içindeki geçen kelimeleri öğrendiğiniz için anlamakta zorluk çekmeyeceksiniz.
Kelimeleri daha iyi öğrenmek istiyorsanız kelimeleri 10’ar defa yazabilirsiniz. Unutmayın en güzel kelime ezberleme yöntemi kelimeyi cümle içinde görmektir. Bu yüzden bol bol kitap okumanızı tavsiye ederim.
Bu ünitede ağırlıklı olarak friendship yani arkadaşlık ile ilgili kelimeleri öğreneceğiz. Aşağıdaki 8. sınıf ingilizce 1. ünite kelimeleri ve türkçelerini mutlaka ezberlemelisiniz.
8. Sınıf İngilizce 1. Ünite Kelimeler | 8. Sınıf İngilizce 1. Ünite Anlamları |
friendship | arkadaşlık |
buddy | yakın arkadaş, ahbap |
mate | ahbap |
only | tek, sadece |
a few | birkaç |
count on someone | birine güvenmek |
rely on | güvenmek |
get on well with someone | biriyle iyi anlaşmak, bağdaşmak |
secret | gizem, sır |
teen | genç, ergen |
spend | harcamak, zaman geçirmek |
slumber party | pijama partisi |
pyjama party | pijama partisi |
sleepover | yatıya kalmak |
back up | destek çıkmak |
relaxed | rahatlamış |
ot worried | endişelenme |
weekend | hafta sonu |
saturday | cumartesi |
sure | emin |
promise | söz vermek, yemin etmek |
special | özel |
share | paylaşmak |
idea | fikir |
classmate | sınıf arkadaşı |
always | her zaman |
never | hiçbirzaman |
anyone | hiçkimse |
trust | güvenmek |
support | desteklemek |
accept | kabul etme |
invitation | davet, davetiye |
offer | teklif etmek |
refuse | reddetme |
sunday | pazar |
i’m afraid | korkuyorum, üzgünüm |
definitely | kesinlikle |
I’d love to | memnuniyetle |
cousin | kuzen |
cool | güzel, serin, soğuk |
fancy | süslü |
making a invitation | davet vermek |
accepting an invitation | daveti kabul etmek |
refusing an invitation | daveti reddetmek |
join us | bize katıl |
come along | birlikte gelmek, eşlik etmek |
see you there | orada görüşürüz |
another | başka, diğeri |
maybe | belki |
correct | doğru |
conversation | konuşma, sohbet |
check | kontrol etmek / tik işareti koymak |
gardening | bahçecilik, bahçeyle uğraşmak |
that sound fun | kulağa eğlenceli gelmek |
really | gerçekten |
why not | değilmi, neden olmasın |
anyway | zaten, neyse |
hope | umut |
awesome | korkunç, harika |
organising | düzenleme, organize etmek |
tournament | turnuva |
sports centre | spor merkezi |
bring | getirmek |
trainers | eğitmenler, antrenörler |
underline | altı çizgili |
expressions | ifade, anlatım |
each | herbiri |
celebrate | kutlamak |
invite | davet etmek |
opinion | fikir |
certainly | kesinlikle |
selfish | bencil |
jealous | kıskanç |
alternatives | alternatifler |
together | birlikte |
same | aynı |
after | sonra |
worry | endişelenme |
forget | unutma |
about | hakkında |
a bit | biraz |
right | doğru, sağ |
in fact | aslında |
chance | şans, tesadüfi |
grow up | büyümek |
relative | akraba |
good at tennis | teniste iyi |
work in pairs | grup halinde çalışmak |
sounds awesome | harika geliyor |
clue | ipucu |
act out | harekete geçmek |
prepare | hazırlanmak |
instructions | talimatlar |
imagine | hayal etmek |
met | buluşmak, karşılaşmak |
decide | karar vermek |
event | olay, durum |
some | bazı |
details | detaylar |
activity | aktivite |
ready | hazır |
answer | cevap |
questions | sorular |
vocabulary | kelime |
previous | önceki |
information | bilgi |
organise | organize etmek |
meeting place | toplantı yeri |
after the match | maçtan sonra |
lunch | öğle yemeği |
apologising letter | özür mektubu |
give reasons | nedenlerini belirtmek |
attend | katılmak |
above | üstünde |
fantastic | harika, inanılmaz |
time | zaman |
date | tarih, randevu |
place of the party | parti yeri |
entertainment | eğlence |
fancy dress | süslü elbise |
swap | takas, değiş tokuş |
poem | şiir |
arrow | ok |
song | şarkı |
with | ile, birlikte (edat) |
then | daha sonra |
example | örnek |
eat out | dışarda yemek |
shopping malls | büyük alışveriş merkezi |
just sit and chit-chat | oturup muhabbet etmek |
point | işaret etmek, göstermek |
match | eşleştirmek |
poster | afiş |
movie types | film türleri |
practise | pratik yapmak, alıştırma yapmak |
come over | gelmek, uğramak |
sci-fi | bilim kurgu |
thrillers | gerilim filmi |
take care | kendine iyi bak |
visit | ziyaret etmek |
wash | yıkamak |
sentence | cümle |
box | kutu |
talking about | hakkında konuşmak |
arrangement | düzenleme, planlama |
match | maç, karşılaşma |
further information | daha fazla bilgi |
town | kasaba |
uncle | amca |
aunt | teyze |
compare | karşılaştırmak |
nature walking | doğa yürüyüşü |
bicycle race | bisiklet yarışı |
join | katılmak |
comple | tamamlamak |
chart | tablo, grafik |
circle | yuvarlamak içine almak |
line | satır |
role card | rol kartı |
as in the example | örnekte olduğu gibi |
give an excuse | mazaret bildirmek |
letter | mektup |
sender | gönderen |
all is well | herşey yolunda |
place | yer |
guess | tahmin etmek |
know | bilmek |
ave (avenue) | bulvar |
get off | inmek |
forest | orman |
road | yol |
cheers | iyi dilekler dilemek, şerefe |
reply letter | cevap mektubu |
read it out | sesli okumak |
state | belirtmek |
greet | selamlamak |
beginning | başlangıç |
end | son |
scan | taramak |
e posta | |
see you soon | yakında görüşürüz |
competition | turnuva tarzı karşılaşma |
racket | tenis raketi |
appear | görünmek |
request | istek |
use | kullanmak |
definition | tanım |
have something in common | ortak nokta |
stranger | yabancı |
depend on someone | birine güvenmek |
have the same interests | aynı şeylere ilgi duymak |
come into our live | hayatımıza girmek |
lie | yalan söylemek |
argue | tartışmak |
proverb | atasözü |
self-assessment | öz değerlendirme |
laid-back | rahat geniş insan |
graduation party | mezuniyet partisi |
feel like | canı çekmek |
The Arrow and The Song
I shot an arrow into the air (Havaya bir ok sıktım)
It fell to earth, i didn’t know where; (Dünyaya düştü, nereye düştü bilmiyorum)
It flew so swiftly that (O kadar hızlı uçtu ki)
The eyes couldn’t follow its flight (Gözler uçuşunu takip edemedi)
I breathed a song into the air, (Havaya bir şarkı söyledim)
It went somewhere, I didn’t know where; (Bilmediğim bir yerlere gitti)
Only one person could hear the sound of the song (Sadece bir insan şarkının sesini duyabilir)
That person was very keen and strong (Bu insan çok zeki ve güçlü olmalı)
Long, long afterward, in an oak (Uzun, uzun zaman sonra, bir meşe ağacının altında)
I found the arrow, still unbroke; (Bir ok buldum, hala kırılmamıştı;)
And the song, from beginning to end, (Ve şarkı, baştan sona,)
I found again in the heart of a friend. (Bir arkadaşın kalbinde tekrardan buldum)
Adapted from Henry Wadsworth Longfellow’s poem
(Henry Wadsworth Longfellow şiirinden uyarlanmıştır)
Diğer Ünitelerin Kelimeleri ve Anlamları
Friendship İle İlgili Konu Anlatımı ve Alıştırmalar
1. Unit Friendship Videolu Konu Anlatımı | Video İzle |
8. Sınıf İngilizce Friendship Testleri (1) | Testi Çöz |
8. Sınıf İngilizce Friendship İle İlgili Sorular (2) | Testi Çöz |
8. Sınıf İngilizce Friendship Boşluk Doldurma (3) | Testi Çöz |
8. Sınıf İngilizce Friendship Boşluk Doldurma 2 (4) | Testi Çöz |
8. Sınıf İngilizce Friendship Dialog (5) | Testi Çöz |
8. Sınıf İngilizce Friendship Sıralama (6) | Testi Çöz |
8. Sınıf İngilizce Friendship Sıralama (7) | Testi Çöz |
Kategoriler: İngilizce Etiketler: 8. sınıf ingilizce 1. ünite kelimeleri, 8. sınıf ingilizce 1. ünite kelimeleri ve türkçeleri