8. Sınıf Türkçe Paragrafta Anlam Test 13
8. Sınıf Türkçe Paragrafta Anlam Test 13
Kategoriler: Türkçe Etiketler:
8. Sınıf Türkçe Paragrafta Anlam Test 12
8. Sınıf Türkçe Paragrafta Anlam Test 12
Kategoriler: Türkçe Etiketler:
8. Sınıf Türkçe Paragrafta Anlam Test 11
8. Sınıf Türkçe Paragrafta Anlam Test 11
Kategoriler: Türkçe Etiketler:
8. Sınıf Türkçe Paragrafta Anlam Test 10
8. Sınıf Türkçe Paragrafta Anlam Test 10
Kategoriler: Türkçe Etiketler:
8. Sınıf Türkçe Paragrafta Anlam Test 9
8. Sınıf Türkçe Paragrafta Anlam Test 9
Kategoriler: Türkçe Etiketler:
8. Sınıf Türkçe Paragrafta Anlam Test 8
8. Sınıf Türkçe Paragrafta Anlam Test 8
Kategoriler: Türkçe Etiketler:
8. Sınıf Türkçe Paragrafta Anlam Test 7
8. Sınıf Türkçe Paragrafta Anlam Test 7
Kategoriler: Türkçe Etiketler:
8. Sınıf Türkçe Paragrafta Anlam Test 6
8. Sınıf Türkçe Paragrafta Anlam Test 6
Kategoriler: Türkçe Etiketler:
8. Sınıf İngilizce 10. Ünite Kelimeleri ve Anlamları
Bu bölümde öğrendiklerinizle 8. sınıf ingilizce 10. ünite kelimeleri ve anlamlarıyla ilgili herhangi bir eksiğiniz kalmayacak. Natural Forces ünitesini daha rahat kavrayacak cümle içindeki geçen kelimeleri öğrendiğiniz için anlamakta zorluk çekmeyeceksiniz.
Kelimeleri daha iyi öğrenmek istiyorsanız kelimeleri 10’ar defa yazabilirsiniz. Unutmayın en güzel kelime ezberleme yöntemi kelimeyi cümle içinde görmektir. Bu yüzden bol bol kitap okumanızı tavsiye ederim.
Bu ünitede ağırlıklı olarak natural forces yani bilimle ilgili kelimeleri öğrenip cümle içinde kullanacağız. Aşağıdaki 8. sınıf ingilizce 10. ünite kelimeleri ve türkçelerini mutlaka ezberlemelisiniz.
8. Sınıf İngilizce 10. Ünite Kelimeler | 8. Sınıf İngilizce 10. Ünite Anlamları |
Natural Forces | Doğal Afetler |
traffic jam | trafik sıkışıklığı |
news presenter | haber sunum |
fish | balık |
natural disasters | doğal afetler |
avalanche | çığ |
landslide | heyelan |
forest fire | orman yangını |
drought | kuraklık |
earthquake | deprem |
tornado | kasırga |
tsunami | tsunami |
volcanic eruption | volkanik patlama |
flood | sel |
dry soil | kuru toprak |
burning pine trees across the hill | tepenin üzerinde çam ağaçları yanıyor |
snow falling down a mountain | dağdan kar düşüyor |
earth on mountain road | dağ yolunda toprak |
huge wave hitting the city | şehri vuran büyük dalga |
cars under the water | suyun altında arabalar |
strong wind going round in a circle | daire içinde güçlü rüzgar |
collapsed buildings | yıkılan binalar |
lava falling down | düşen lav |
save | kurtarmak |
Earth | Dünya |
save water | su tasarrufu |
waste | atık, gereksiz kullanmak |
leave | ayrılmak |
taps | musluklar |
pollute | kirlilik |
river | nehir |
lake | göl |
sea | deniz |
death | ölüm |
injury | yaralı |
physical damage | fiziksel hasar |
How to Survive an Earthquake | Depremde nasıl hayatta kalınır |
happen | meydana gelmek |
one of them | onlardan biri |
take a course | eğitim almak |
action | hareket |
possible | muhtemel |
Before | Önce |
first | ilk |
get | almak |
professional help | profesyonel yardım |
repair | tamir etmek |
electric wires | elektrik kabloları |
gas lines | gaz hatları |
fasten | bağlamak |
shelves | raflar |
mirrors | aynalar |
frames | çerçeve |
protect | korumak |
earthquake-resistant | depreme dayanıklı |
hold | tutmak |
earthquake drills | deprem tatbikatları |
Drop | eğilmek |
cover | saklanmak |
hold on | beklemek |
During | Sırasında |
move | hareket etmek |
a lot | fazla |
nearby | yakınlarında |
safe | güvenli |
place | yer |
slowly | yavaşca |
stay | kalmak |
indoor | içerde |
until | -e kadar |
shaking | sallantı |
After that | Ondan sonra |
go out | dışarı çıkmak |
elevator | asansör |
dangerous | tehlikeli |
outside | dışarı |
vehicle | araç |
as quickly as possible | mümkün olduğunca hızlı |
building | bina |
tree | ağaç |
bridge | köprü |
aftershock | artçı |
careful | dikkatli |
object | nesne |
fall off | düşmek |
coastal area | kıyı alanı |
stay away | uzak durmak |
happen | meydana gelmek |
take place | gerçekleşmek |
gist | özet, anafikir |
News reader | Haberi okuyan |
erupt | püskürmek |
hot rock | sıcak kayalar |
News reporter | Haber muhabiri |
midday news | gün ortası haberleri |
Hurricane | kasırga |
hit | vurmak |
damage | zarar |
Katrina’s wind speed | Katrina rüzgar hızı |
huge amounts | büyük miktarlarda |
As a result of this | Bunun sonucu olarak |
capital | başkent |
Mount Everest | Everest dağı |
right? | doğru mu? |
water shortage | su kıtlığı |
extinction of species | türlerin yok olması |
pollution | kirlilik |
deforestation | ormansızlaşma, ormanları yok etme |
natural resource depletion | doğal kaynakların tükenmesi |
waste disposal | atıkların yok edilmesi |
global warming | küresel ısınma |
overpopulation | aşırı nüfus |
public health issues | halk sağlığı sorunları |
climate change | iklim değişikliği |
ozone layer depletion | ozon tabakası delinmesi |
toxic materials | toksik maddeler |
loss of biodiversity | biyolojik çeşitliliğin kaybı |
ocean acidification | okyanus asitlenmesi |
enough | yeterli |
the most threatening problem | en çok tehdit eden problem |
famine | kıtlık |
educate | eğitmek |
wasting water | su israfı |
planet | gezegen |
cholera epidemic | kolera salgını |
litter | çöp |
school garden | okul bahçesi |
bin | kutu |
garbage bins | çöp kutusu |
warn | uyarmak |
campaign | kampanya |
keep | saklamak, tutmak |
prepare | hazırlamak |
leaflets | broşür |
petrol shortage | petrol kıtlığı |
roads | yollar |
cause | sebep olmak |
air pollution | hava kirliliği |
carry | taşımak |
public transport | toplu taşıma |
environmentally | çevresel |
friendly | arkadaşça, dostça |
at the same time | aynı zamanda |
Carpools | arkadaşının arabasıyla |
reduce | azaltmak |
electric car | elektrikli araba |
cleaner solutions | daha temiz çözümler |
prediction | tahmin |
war | savaş |
poverty | yoksulluk |
fire | ateş |
crime | suç |
bombing | bombalama |
rescue teams | kurtarma takımları |
medical supplies | tıbbi malzemeler |
polluted water | kirli hava |
collect donations | bağış toplamak |
volunteer team | gönüllü takım |
leave homes | evden ayrılmak |
cause flood | sele sebep olmak |
left the village | köyden ayrılmak |
deep | derinlik |
town | kasaba |
situation | durum |
swept | süpürmek |
dry forest | kuru orman |
destroying | tahrip etmek |
Heavy rains | Ağır yağmur |
tonnes of rock | tonlarca kaya |
mud | çamur |
slide down | aşağı kaymak |
mountainside | dağ etrafı |
railway line | tren yolu |
huge wave | devasa dalga |
shore | kıyı |
terrifying speed | korkutucu hızla |
Luckily | Neyse ki, şans eseri |
manage | başarmak |
escape | kaçmak |
higher ground | daha yüksek yerler |
lasted | sürmek |
lost | kaybetmek |
reached | ulaşmak |
rescued | kurtarmak |
sent | göndermek |
struck | vurmak |
south coast | güney sahili |
arrive | varmak |
However | Fakat |
flying metal | uçan metaller |
Emergency services | Acil Servis |
charities | Hayır vakıfları |
tents | çadırlar |
air conditioner | klima |
authority | yetki |
break | mola |
burn calories | kalori yakmak |
circular | dairesel, yuvarlak |
cloth | bez, kumaş, kıyafet |
compact | kompakt, yoğun |
cone | koni, külah |
crash | kilitlenme, kaza |
crawl | emeklemek, yavaş ilerlemek |
crops | ekin, ekmek |
dam | baraj |
debris | enkaz, döküntü |
desert | çöl |
disaster | afet, yıkım |
double-sided | çift taraflı |
dust | toz |
eco-conscious | çevre bilinci |
eco-friendly | çevre dostu |
extremely | son derece |
forest | orman |
frighten | korkunç |
gather | toplamak |
glass | cam |
greenhouse gases | sera gazları |
homeless | evsiz |
immediately | hemen |
improve | geliştirmek |
include | içermek |
inhale | solumak |
knowledge | bilgi |
local | yerel |
magnitude | kadir, büyüklük |
make noise | gürültü yapmak |
make suggestion | öneride bulunmak |
mass | kitle |
massive | masif |
metal | maden, metal |
meteor | meteor |
movement | hareket |
occur | meydana gelmek |
overflow | taşma |
plastic | plastik |
precious | değerli, kıymetli |
priority | öncelik |
recycle | geri dönüşüm |
remain | kalmak, sürdürmek |
result | sonuç |
reuse | yeniden |
Richter scale | richter ölçeği |
safe-room | güvenli oda |
separate | ayrı |
shake | sallamak |
soda can | soda kutusu |
speed | hız |
spin | dönme |
sprinkler system | yağmurlama sistemi |
strike | grev |
sturdy | sağlam |
suburb | banliyö, varoş, kenar mahalle |
support | desteklemek |
surface | yüzey |
trapped | tuzağa düşmek |
travel | seyahat etmek |
turn off | kapamak |
unplug | fişini çekmek |
upside-down | ters |
violent | şiddetli, sert |
wave | dalga |
wind | rüzgar |
slope | yamaç, yokuş |
Diğer Ünitelerin Kelimeleri ve Anlamları
Natural Forces İle İlgili Konu Anlatımı ve Alıştırmalar
10. Unit Natural Forces Konu Anlatımı | Video İzle |
8. Sınıf İngilizce Natural Forces Testleri (1) | Testi Çöz |
8. Sınıf İngilizce Natural Forces Boşluk Doldurma (2) | Testi Çöz |
8. Sınıf İngilizce Natural Forces Dialog (3) | Testi Çöz |
8. Sınıf İngilizce Natural Forces Sıralama (4) | Testi Çöz |
Kategoriler: İngilizce Etiketler: 8. sınıf ingilizce 10. ünite kelimeleri, 8. sınıf ingilizce 10. ünite kelimeleri ve türkçeleri
8. Sınıf İngilizce 9. Ünite Kelimeleri ve Anlamları
Bu bölümde öğrendiklerinizle 8. sınıf ingilizce 9. ünite kelimeleri ve anlamlarıyla ilgili herhangi bir eksiğiniz kalmayacak. Science ünitesini daha rahat kavrayacak cümle içindeki geçen kelimeleri öğrendiğiniz için anlamakta zorluk çekmeyeceksiniz.
Kelimeleri daha iyi öğrenmek istiyorsanız kelimeleri 10’ar defa yazabilirsiniz. Unutmayın en güzel kelime ezberleme yöntemi kelimeyi cümle içinde görmektir. Bu yüzden bol bol kitap okumanızı tavsiye ederim.
Bu ünitede ağırlıklı olarak science yani bilimle ilgili kelimeleri öğrenip present continuous tense yani şimdiki zaman yapısıyla kullanacağız. Aşağıdaki 8. sınıf ingilizce 9. ünite kelimeleri ve türkçelerini mutlaka ezberlemelisiniz.
8. Sınıf İngilizce 9. Ünite Kelimeler | 8. Sınıf İngilizce 9. Ünite Anlamları |
science | bilim |
letter | mektup |
plant | bitki |
washing machine | çamaşır makinesi |
Words Related to Science | Bilimle ilgili kelimeler |
scientist | bilim insanı |
lab | laboratuvar |
test tube | test tüpü |
vaccination | aşılama |
design | dizayn etmek |
invent | icat etmek |
research | araştırma |
discover | keşfetmek |
Chinese | Çinli |
first | ilk |
toothbrush | diş fırçası |
planet | gezegen |
Pluto | Plüton |
Russians | Ruslar |
satellite | uydu |
Norway | Norveç |
special | özel |
tool | araç |
slice | dilimlemek |
cheese | peynir |
company | şirket |
fast | hızlı |
ketchup | ketçap |
come out | dışarı çıkmak |
bottle | şişe |
engineer | mühendis |
experiment | deneyim |
explosion | patlama |
model | model, örnek |
building | inşaat, bina |
bridge | köprü |
ice | buz |
float | şamandıra, duba |
windmill | yeldeğirmeni |
decide | karar vermek |
hit | vurmak, çarpmak |
tree | ağaç |
discovery | keşfetme |
test | test etmek |
myths | efsaneler, mitler |
spend | geçirmek (zaman) |
exploding pen | patlayıcı kalem |
really | gerçekten |
fill | doldurmak |
explosive | patlayıcı |
threw | atmak, fırlatma |
Guess what? | Tahmin et ne? |
ground | yer |
big explosion | büyük patlama |
another | diğer |
Pirates of the Caribbean | Karayip Korsanları |
cover | kapak |
go into | içine girmek |
dark place | karanlık yer |
better | daha iyi |
walk around | dolaşmak |
object | nesne |
serious | ciddi |
great | harika |
hear | duymak |
come into | girmek, katılmak |
kitchen | mutfak |
clean it up | temizlemek |
cloth | kıyafet |
chemical substance | kimyasal madde |
coin | bozuk para, jeton |
about | hakkında |
weird | garip |
Turn off | kapatmak |
Look out! | Dikkat et! |
pour | dökmek |
bionics | biyonik |
definition | tanım |
body parts | vücut parçaları |
science fiction | bilim kurgu |
stories | hikayeler |
Bionic Parts | Biyonik Parçalar |
sound | gibi gelmek |
replace | yerine koymak |
machine | makine |
study | çalışma |
living systems | canlı sistemler |
solve | çözmek |
engineering problem | mühendislik problemleri |
For example | Mesela |
bird | kuş |
fly | uçmak |
improve | geliştirmek |
airplane design | uçak dizaynı |
use | kullanmak |
information | bilgi |
artificial parts | yapay parçalar |
successfully | başarılı |
area | yer |
limb | uzuv (bacak, kol gibi) |
clumsy | biçimsiz |
prosthetic | protez |
control | kontrol |
electronically | elektronik |
behave | davranmak |
almost | hemen hemen |
like real ones | gerçek olanı gibi |
amazing | şaşırtıcı |
development | geliştirme |
within | içinde |
field | alan |
artificial eye | yapay göz |
blind | kör |
Similarly | Benzer bir şekilde |
artificial ears | yapay kulaklar |
send | göndermek |
sound signals | ses sinyalleri |
brain | beyin |
hearing-impaired people | işitme engelli insanlar |
regain | yeniden kazanmak |
even | hatta, bile |
skin | deri |
thanks to …. | sayesinde …. |
accident | kaza |
including | içermek |
complaint | şikayet |
A New Life | Yeni bir hayat |
leg | bacak |
became | olmak |
depressed | depresif |
athlete | atlet |
anything | hiçbirşey |
came along | ortaya çıkmak, görünmek, iyileşmek |
incredible | inanılmaz |
advance | gelişme |
physical skills | fiziksel kabiliyetler |
In fact | Aslında |
medicine | tıp |
Photosynthesis | fotosentez |
synthesis | sentez |
mean | anlamına gelmek |
sugar | şeker |
carbon dioxide | karbondioksit |
sunlight | güneş ışığı |
oxygen | oksijen |
way | yol |
cell | hücre |
Chloroplasts | Kloroplast |
make the plants green | bitkileri yeşil yapar |
die | ölmek |
a result of | sonucu olarak |
breathe | nefes almak |
follow | takip etmek |
speak | konuşmak |
miss | özlemek |
point | konu, mesele, nokta |
repeat | tekrarlamak |
Researcher | Araştırmacı |
fossil | fosil |
operate | çalıştırmak |
explore | keşfetmek |
space | uzay, boşluk |
implant | protez |
person born blind | kör doğan insan |
vaccinate | aşılama |
protect | korumak |
dangerous | tehlikeli |
illnesses | hastalık |
chemistry | kimya |
Gravity | yerçekimi |
Electricity | elektrik |
produce | üretmek |
current | şimdiki |
Penicillin | penisilin |
antibiotic | antibiyotik |
X-rays | X ışınları |
Atomic Bomb | Atom Bombası |
greatest | en büyük |
refine | geliştirmek |
uranium | uranyum |
built | inşaa etmek |
determine | belirlemek |
cause | sebep olmak |
Light Bulb | Lamba |
a long-lasting | uzun süreli |
powerful | güçlü |
drug | ilaç |
bacteria | bakteri |
Archeologist | Arkeolog |
human footprints | insan ayakizi |
report | rapor etmek |
Astronomer | Astronom, gökbilimci |
minor | küçük |
named | adlandirilmis |
beyond | ötesinde |
solar system | güneş sistemi |
develop | geliştirmek |
pitch | saha |
Chemist | Kimyager |
conduct | davranış |
examine | incelemek |
patient | hasta |
computed tomograph | bilgisayarlı tomografi |
microscope | mikroskop |
philosopher | filozof |
moon | ay |
arthritis | artrit |
best-selling | en çok satan |
painkiller | acı kesen |
world | dünya |
century | yüzyıl |
pressing | baskı |
a few | bir kaç |
buttons | tuş |
squeeze | sıkma |
sailor | denizci |
bag | çanta |
drop | sarkıtmak |
pull | çekmek |
huge | büyük |
bucket | kova |
wood | ağaç |
finger | parmak |
bottom | alt |
Later | sonra |
wringer | merdane |
Thankfully | Neyse ki, şükürler olsun |
fully automatic machine | tam otomatik makine |
in use | kullanımda |
By the 1960s | 1960’larda |
cheaper | daha ucuz |
scientific | bilimsel |
chlorophyll | klorofil |
sunlight | güneş ışığı |
cellulose | selüloz |
grow | büyümek, yetişmek |
process | süreç |
Fundamental | temel, ana, esas |
Unlike | Aksine |
miracle | mucize |
Capture | yakalama |
leaves | yapraklar |
size | boyut |
replaceable | değiştirilebilir |
laboratory | laboratuvar |
true | gerçek |
correct | doğru |
clever | zeki |
cardboard | karton |
check | kontrol etmek |
something | birşeyler |
draw | çizmek |
plan | plan yapmak |
accelerate | hızlandırmak |
achievement | başarı |
amount | miktar |
astonishing | şaşırtıcı |
astronomy | astronomi |
award | ödül |
cancer | kanser |
compass | pusula |
cosmos | kozmos |
description | açıklama |
destroy | yok etmek |
diagnose | teşhis etmek |
discoverer | kaşif |
discussion | tartışma |
DNA computer | DNA bilgisayarı |
ecosystem | ekosistem |
environmental engineering | çevre mühendisliği |
genetic | genetik |
glacier melts | buzulların erimesi |
global worming | küresel ısınma |
humanity | insanlık |
imagine | hayal etmek |
inform | bilgilendirmek |
innovation | yenilik |
interactive | interaktif |
invention | buluş |
inventor | mucit |
investigator | araştırmacı |
major diseases | önemli hastalıklar |
material | malzeme, madde |
mechanical computer | mekanik bilgisayar |
micro-device | mikro cihaz |
motion picture camera | sinema kamerası |
nanomedicine | nanotıp |
nanotechnology | nanoteknoloji |
organism | organizma |
outstanding | seçkin |
phonograph | fonograf |
powered aircraft | motorlu uçaklar |
practical | pratik |
principle | prensip, ilke |
prototype | prototip |
science museum | bilim müzesi |
science show | bilim gösterisi |
specific | belirli |
spectacular | muhteşem |
steel | çelik |
store | mağaza |
surgery | ameliyathane |
synthetic | sentetik |
technician | teknisyen |
telescope | teleskop |
thesis | tez, sav |
ultra-delicate | ultra-ince |
universe | evren |
unlimited | limitsiz |
volunteer | gönüllü |
Diğer Ünitelerin Kelimeleri ve Anlamları
Science İle İlgili Konu Anlatımı ve Alıştırmalar
9. Unit Science Videolu Konu Anlatımı | Video İzle |
8. Sınıf İngilizce Science Testleri (1) | Testi Çöz |
8. Sınıf İngilizce Science Boşluk Doldurma (2) | Testi Çöz |
8. Sınıf İngilizce Science Dialog (3) | Testi Çöz |
8. Sınıf İngilizce Science Sıralama (4) | Testi Çöz |
Kategoriler: İngilizce Etiketler: 8. sınıf ingilizce 9. ünite kelimeleri, 8. sınıf ingilizce 9. ünite kelimeleri ve türkçeleri